Lafız

Lafız iki kısımdır; müfret olur, mürekkeb olur.

Müfret: ( هُوَ الَّذِى لاَ يُراَدُ بِا لْجُزْءِ مِنْهُ دَلاَلَةٌ عَلَى جُزْءِ مَعْنَاهُ ). Lafzın cüz’ünün, mananın cüz’ü üzerine delalet etmemesidir.(insan)
Mürekkeb: ( هُوَ الَّذِى يُرَادُ بِا لْجُزْءِ مِنْهُ دَلاَلَةٌ عَلَى جُزْءِ مَعْنَاهُ ). Lafzın cüz’ünün, mananın cüz’ü üzerine delalet etmesidir. (râmil-hicare)

Müfret iki kısımdır; küllî olur, cüz’î olur

Küllî: ( وَهُوَ الَّذِى لاَ يَمْنَعُ نَفْسُ تَصَوُّرِمَفْهُو مِهِ عَنْ وُقُوعِ الشِّرْكَةِ ). Lafzın manasını düşünmek şirket vukuundan men etmeyendir. (insan)
Cüz’î: ( وَهُوَ الَّذِ يَمْنَعُ نَفْسُ تَصَوُّرِ مَفْهُومِهِ عَنْ وُقُوعِ الشِّرْكَةِ ). Lafzın manasını düşünmek şirket vukuundan men edendir. (zeyd)

Küllî iki kısımdır; zatî olur, arazî olur.

Zâtî: ( وَهُو الَّذِى يَدْخُلُ فِى حَقِيقَةِ جُزْ ئِيَّا تِهِ ). Bir şeyin cüzlerinin hakikatine dahil olandır. (insan ve ferese nisbetle hayvan demek gibi). Bu da ya cins, ya nevi, ya da fasıl olur.
Arazî: ( وَهُوَالَّزِى لاَ يَدْخُلُ فِى حَقِيقَةِ جُزْئِيَّاتِهِ ). Bir şeyin cüzlerinin hakikatine dahil olmayandır. (insan için dâhik). Bu da ya araz-ı hâs olur, ya araz-ı âm olur.