İMANIN ŞUBELERİ



Not: Bu kitabı yayımlamaya karar verdiğim için siteden kaldırdım özür dilerim.
Yayımlandı piyasaya çıktı

İMANIN ŞUBELERİ



İkrami BERKER



وعَنْ أَميرِ الْمُؤْمِنِينَ أبي حفْصٍ عُمرَ بنِ الْخَطَّابِ بْن نُفَيْل بْنِ عَبْد الْعُزَّى بن رياح بْن عبدِ اللَّهِ بْن قُرْطِ بْنِ رزاح بْنِ عَدِيِّ بْن كَعْبِ بْن لُؤَيِّ بن غالبٍ القُرَشِيِّ العدويِّ . رضي الله عنه ، قال : سمعْتُ رسُولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقُولُ
« إنَّما الأَعمالُ بالنِّيَّات ، وإِنَّمَا لِكُلِّ امرئٍ مَا نَوَى ، فمنْ كانَتْ هجْرَتُهُ إِلَى الله ورَسُولِهِ فهجرتُه إلى الله ورسُولِهِ ، ومنْ كاَنْت هجْرَتُه لدُنْيَا يُصيبُها ، أَو امرَأَةٍ يَنْكحُها فهْجْرَتُهُ إلى ما هَاجَر إليْهِ » متَّفَقٌ على صحَّتِه. رواهُ إِماما المُحَدِّثِين: أَبُو عَبْدِ الله مُحَمَّدُ بنُ إِسْمَاعيل بْن إِبْراهيمَ بْن الْمُغيرة بْن برْدزْبَهْ الْجُعْفِيُّ الْبُخَارِيُّ، وَأَبُو الحُسَيْنِى مُسْلمُ بْن الْحَجَّاجِ بن مُسلمٍ القُشَيْريُّ النَّيْسَابُوريُّ رَضَيَ الله عَنْهُمَا في صَحيحيهِما اللَّذَيْنِ هما أَصَحُّ الْكُتُبِ الْمُصَنَّفَة .





Mü’minlerin emiri Ebu Hafs Ömer İbni Hattab Radıyallahü anh, Resulüllah Sallallahü Aleyhi ve Selen’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Ameller (Yapılan işler) niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a celle celaluhu ve Resul’üne Sallallahü aleyhi ve selem varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a celle celaluhu ve Resul’üne Sallallahü Aleyhi ve Selem hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.”
Ahmed İbni Hanbel, Ebu Davud, Tirmizi, Darekutni gibi büyük âlimler, bu hadisle, İslâmiyet’in üçte birini anlamanın mümkün olduğunu söylemişlerdir. İmam Şafii, bu hadisin yetmiş ayrı konuyla ilgisi bulunduğunu, bu sebeple de onu din ilminin yarısı saymak gerektiğini belirtmiştir. İmam Buhari ise, kitap yazanlara bir nasihatte bulunarak, eserlerine bu hadisi şerifle başlamalarını tavsiye etmiştir.
Biz de bu tavsiyeye uygun olsun diye bu hadisi şerifle başlamayı münasip gördük.1
-----------------
1- Buhari, Bed’ü’l-vahy 1, İman 41, Nikâh 5, Menâkıbu’l-ensâr 45, İtk 6, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Talâk 11; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 16; Nesâî, Tahâret 60; Talâk 24, Eymân 19; İbni Mâce, Zühd 26






ÖN SÖZ
Üzerimize nimetini kâmilen ihsan eden Allah’a hamd olsun. Kemal sıfatlarla donanmış olan efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e yüksek derecelere nail olan dine yardımda en önde olan âl ve ashabına salat ve selam olsun.
Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in
(الإيمان بضع وسبعون أو بضع وستون شعبة، فأفضلها قول لا إله إلا الله وأدناها إماطة الأذى عن الطريق، والحياء شعبة من الإيمان)
“iman yetmiş küsur yahut: altmış küsur şubedir. Bunların efdali La ilahe illallah (Allah’tan başka ilâh yoktur) demektir. En aşağısı ise yoldan eziyet verecek şeyleri gidermektir. Hayâ da imanın bir şubesidir.”
Hadisini izah sadedinde Suyuti’nin “Nikaye”si, Muhyiddin İbni Arabi’nin “Futühat-ı Mekkiye”sinden yola çıkarak hazırmanmış olan Muhammed Nevevi ibni Ömer ibni Arabi ibni Ali’nin “Futühat-ı Medine fi Şü’b’ul-İman” adlı eserini de esas alarak Kütübi sitte den ve hassaten Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi ve İbni Mace den de büyük ölçüde istifade ederek bir risale hazırladık. Ortaya koyduğumuz bu güzel esere de “İmanın Şubeleri” adını verdik.
Rabbimden niyazım bu amelimi benden kabul edip bu ve diğer çalışmalarımı, kıyamet günü mizanda hasenat kılması ve bütün amellerimi ihlaslı riyadan ve gösterişten uzak kılmasıdır. Bu eserden başta nefsim olmak üzere tüm okurlarımızın Azami derecede hayırla istifade etmesi ve etrafa ışık saçmasıdır.
Gayret Bizden Tevfik Allah’tan

İkrami BERKER




GİRİŞ
Bu imanın şubeleri hakkında ortaya çıkan güzel bir eserdir. Suyuti’nin “Nikaye”si ve Muhiddin Arabi’nin fütuhatı Mekkiyesinden aldım. Adını “iman şubelerinde fütuhatı Medine” koydum.
(İman bakımından kâmil mümin hakiki mümindir. İman şubelerini tekmil eden – bir tanesi eksik kalsa imanı o nispette noksan olur.– iki tür emirle memur olur. Farz ve mendup yani nafile. Farzlar zorunlu ibadetler, nafileler ise ihtiyari ibadetlerdir. Nafileye asıl üzerine ziyade olduğu için nafile adı verilmiştir. Nehiy de iki kısımdır. Yapılması kesinlikle yasak olan nehiy, hoş karşılanmayan nehiy. Farz da iki kısımdır. Farz-ı ayın, bizatihi her şahsa farz olan, farz -ı kifaye, bir kısım müminin yerine getirmesi ile diğerlerinden düşer. Emredileni yerine getirmek ve yasaklananı terk etmek kula saadet veren imandır. Bütün hayırları bir araya toplamak, hepsini yapmaya ve ya terk etmeye niyet etmektir. Allah’a yakınlık ölçüsü amelle ve terkle olur. Eğer niyeti kaçırırsa bütün hayrı kaçırmış olur. Allah’a yaklaşmaya niyet etmeyi terk bu niyetle yapacağı amelden elde edeceği bütün hayırları kaçırmış olması demektir. İmanda farz – amel ve terk – altmış küsurdur. farzın dışında menduplar ve mekruhlar sınırlı değildir.


Allah’ım bu amelimi benden kabul et, bunu ve bütün kitap çalışmalarımı, yazılarımı, araştırmalarımı, derslerimi ve gayretlerimi kıyamet günü mizanda hasenatım kıl. Bütün amellerimde ihlaslı kıl. Riyadan ve gösterişten sakıdır. Sen her şeye kadirsin! Âmin.


son