Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

İDRÎS-İ BİTLİSÎ’NİN ŞERH-İ KASÎDE-İ HAMRİYYE’Sİ

Özet: Bu çalışmada, İbnü’l-Fârız el-Mısrî’nin el-Kasîdetü’l-hamriyye’si üzerine İdrîs-i Bit­lisî tarafından yazılan Şerh-i Kasîde-i Hamriyye adlı eser hakkında bilgi verilmiş ve bu eserin iki yazma nüshası tanıtılmıştır.

Anahtar kelimeler: İdrîs-i Bit­lisî, Şerh-i Kasîde-i Hamriyye, Fars Edebiyatı, İbnü’l-Fârız, Hamriyye.

Sharh-i Qasīda-i Khamriyya of Idrīs-i Bitlīsī and Its Two Manuscripts

Abstract: In this study, I have mentioned Sharh-i Qasīda-i Khamriyya of Idrīs-i Bitlīsī, which was the commentary of a poem of Ibn al-Fārız al-Mısrī, known as al-Qasīda al-Khamriyya. And then I have presented two manuscripts of this commentary.

Key Words: Idrīs-i Bitlīsī, Sharh-i Qasīda-i Khamriyya, The Persian Literature, Ibn al-Fārız, Khamriyya.

احرف الجزم

احرف الجزم

يَجزم الفعلَ المضارع ضربان: أحدهما يجزم فعلاً مضارعاً واحداً، والآخر يجزم فعلين مضارعين
فما يجزم فعلاً واحداً، أربعة أحرف، دونكها في أمثلة
لَم ومن خصائصه أنه يقلب زمن المضارع إلى ماضٍ. نحو لم نسافِرْ أي: لم نسافر في الماضي.
لَمّا ومن خصائصه أنه ينفي حدوث الفعل من الزمن الماضي حتى لحظة التكلم
نحو عزَمْنا على السفر، ولمّا نسافرْ أي: ولم نسافر حتى الآن.
لام الأمر نحو:لِنُسافرْ، فمَن سافر تجدَّد
لا الناهية نحو: لا تسافرْ وحيداً، فالرفيق قبل الطريق
وما يجزم فعلَيْن عشر أدوات، دونكها في أمثلة
إنْ نحو إنْ تدرسْ تنجحْ. وهو حرف. وسائر الأدوات التالية أسماء، وهي-
مَنْ للعاقل نحو مَنْ يدرسْ ينجحْ
ما : لغير العاقل نحو ما تفعلْ مِن خير، تنلْ جزاءَه
مهما: لغير العاقل نحو: مهما تَكتُمْ خلائقَكَ تُعْلَمْ]
متى للزمان، نحو متى تزرْنا نُكرمْك وقد تلحقها ما الزائدة متى ما تزرْنا نكرمْك .
أيّان للزمان، نحو أيّان يَصُنْكَ القانون تُصَنْ . وقد تلحقها ما الزائدة: أيان ما يصنْك القانون تُصَنْ.

PEND-NÂME TÜRÜ AÇISINDAN SIDKÎ’NİN RİSÂLE-İ RUFEKÂ ADLI ESERİ

CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Cilt:14, Sayı:1, Mart 2016
Geliş Tarihi: 18.08.2014 Doi Number: 10.18026/cbusos.23838 Kabul Tarihi: 29.02.2016
PEND-NÂME TÜRÜ AÇISINDAN SIDKÎ’NİN RİSÂLE-İ RUFEKÂ
ADLI ESERİ
Nermin ÇAMALAN1
ÖZ
Türk-İslâm edebiyatında pend-nâmeler, insanlara doğru yolu
göstermek için yazılmış öğüt kitaplarının genel adıdır. Türk edebiyatında, İran
edebiyatının etkisiyle pend-nâmeler kaleme alınmış ve bu yolla insanlara
tasavvufî bir ahlâk sistemi öğretilmeye çalışılmıştır. Pend-nâmeler özellikle
Feridüddin-i Attar’ın Pend-nâme adlı eseri örnek alınarak yazılmaya
başlanmıştır. Bu makalede Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşamış Sıdkî adlı
şâirin Risâle-i Rufekâ adlı eserinin içerik olarak Pend-nâmelere yakınlığı
incelenmiştir. İnceleme sonucunda Sıdkî’nin Risâle-i Rufekâ adlı eserinin
insana Allâh’a ulaşma konusunda tasavvufî on iki refîkten yani on iki öğütten
nasıl bahsettiği ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Pend-nâme, Sıdkî, Risâle-i Rufekâ, Tasavvuf.

hz. Lût (a.s.)

Kur’an’da adı geçen bir peygamber.

Bakan Avcı Eğitim Portalı Yeni EBA'yı anlattı


Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, FATİH Projesi´nin korsan yayıncılığın başına çöktüğünü belirterek, “EBA sayesinde artık öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin velilere yük olacak yardımcı ders materyali, yardımcı ders kitabı aldırmalarına kesinlikle ihtiyaç kalmamıştır“ dedi.

Yeni Eğitim Bilişim Ağı (EBA)´nın tanıtımının gerçekleştirildiği Eskişehir Öğretmenevindeki toplantıda konuşan Bakan Avcı, FATİH Projesi´nde kaydedilen yeni bir aşamanın tanıtımını yapmak üzere, basın mensuplarını Eskişehir´de misafir ettiklerini belirtti.

Kendisinden önce Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer Ateş´in FATİH Projesi ve EBA üzerine yaptığı sunuma değinen Bakan Avcı, projenin ayrıntılarına girildiğinde öğretmenler ve öğrenciler adına ne kadar heyecan verici bir proje olduğunun anlaşıldığını söyledi.

ŞEYH CÜNEYD-İ ZOKAYDÎ VE MAHTUT BİR ŞİİR MECMUASI

Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: I Nisan 2009
133
A. MECMUANIN SAHİBİ ŞEYH CÜNEYD-İ ZOKAYDÎ’NİN
BİYOGRAFİSİ
1. Doğumu ve Ailesi
Şeyh Cüneyd-i Zokaydî, 1911 yılında Siirt’in Kurtalan ilçesinin Zokayd (Kayabağlar)
köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Şeyh Mahmud-ı Zokaydî (ö. 1944), onun da babası Şeyh
Abdulkahhar-ı Zokaydî (ö.1906), onun da babası Molla Mahmud, onun da babası Molla
Halil-i Siirdî (ö.1843)’dir. Şeyh Cüneyd-i Zokaydî’nin dördüncü göbekten dedesi olan Molla
Halil-i Siirdî kendi döneminde bölgedeki medrese geleneğinin en önemli temsilcisi olarak
kabul edilmektedir1
. Molla Halil’in oğlu Şeyh Abdulkahhar, Kurtalan’ın Zokayd köyüne
yerleşmiş ve orada Şeyh Abdurrahman-ı Tağî’nin halifesi olarak irşad faaliyetlerine
başlamıştır. Şeyh Abdulkahhar’dan sonra da Şeyh Cüneyd’in babası olan Şeyh Mahmud-ı
Zokaydî medrese ve dergahın başına geçmiştir.
2. Medrese Tahsili

Sükut Surları (şiir)

Sükut Surları أمام الأسوار
İki ihtimal durur, hür şairin önünde احتمالان أمام الشاعر الحر
Sükuttan surlarla karşılaştığı zaman, إذا واجه أسوار السكوت
İki ihtimal; احتمالان
Ya ölecek فأما أن يموت
ya da ölecek... أو يموت

KELÂM-MANTIK İLİŞKİSİ

1
KELÂM-MANTIK İLİŞKİSİ
Doç. Dr. Ömer AYDIN*
ÖZET
Bu makalede Kelâm ve Mantık kelimeleri arasında bir anlam benzerliğinin bulunmasına
rağmen söz konusu iki bilimin birbirinden tamamen farklı olduğu üzerinde durulmaktadır. Bu
bağlamda mantık ilminin İslam dünyasına girmesi söz konusu edilerek bu duruma gelişinde
filozof ve kelamcılarm katkıları ele alınmaktadır. Mantık ilminin İslam Kelamına geçişinde başta
Gazzalî olmak üzere kelamcılarm rolü tartışılmaktadır. Ayrıca Kelamcılar tarafından kullanılması
ve İslam dünyasında kabulünden sonra mantık ilmine getirilen eleştiriler üzerinde durulmuştur.
Özellikle İbn Teymiyye ve es-Suyûtî'nin mantık ilmine getirdiği eleştiriler söz konusu edilmiştir.
Bu arada İbn Rüşd'ün görüşlerine de yer verilerek mantık ilmi lehinde ve aleyhindeki düşünceler
incelenerek bir sonuca varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kelâm, Mantık, Gazzâlî, îbn Teymiyye, Suyutî
SUMMARY
THE RELATION BETWEEN ISLAMIC»THEOLOGY (KALAM) AND LOGIC

Nahiv ilminde bazı terimler

Nahiv ilminde bazı terimler vardır. Bunları iyi bir şekilde bilmek çok önemlidir.
Kelime, irab, âmil, mamul, murab, mebni bu terimlerden bazısıdır.
Kelime: Üç kısma ayrılır; isim, fiil, harf.

Bazı kelimeler, diğer kelimelerin son harekesini (veya harfini) değiştir.


İrab: Kelime sonlarının harekelerinin (veya harflerinin) değişmesine verilen isimdir.

Amil: Kelime sonlarının harekesini değiştiren diğer bazı kelimelerdir. (Fiil ve harfi cerler amildir. Zira fiiller failleri ref eder, fiil amil, fail mamuldür. Harfi cer de başına geldiği ismin son harekesini kesra yapar)
Mamul: Son harfi değişen kelimelerdir. (Fail ve meful gibi isimler).
Murab: Son harfi değişebilen kelimelerdir.
Mebni: Son harfi hiç değişmeyen kelimelerdir.

İrab ya hareke (zamme, fetha ve kesra) ya da harf ile (elif, vav ve ye) ile olur.

AHMED-İ ŞÂMLÛ (1304-1379 HŞ./1925-2000)

21 Âzer 1304 hş./12 Aralık 1925 tarihinde Tahran’da dünyaya gelen Ahmed-i Şâmlû, bir subay olan babasının görevi nedeniyle çocukluk dönemini başta Zâhidân ve Meşhed olmak üzere kuzeydoğu ve güneydoğu İran’da geçirdi. Orta öğrenimini programlı bir şekilde yürütemeyen Şâmlû liseyi Tahran’da tamamladı. Asıl ilgi alanı şairlik ve yazarlıktı. 1319 hş./1940 yılından itibaren şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınlanmaya başladı.

Şâmlû 1326/1947 yılında ilk evliliğini yaptı. 1331/1952’den iti-baren iki yıl Macaristan elçiliği kültür müşavirliği görevinde bulundu. 1333/1954 yılında siyasî tutuklu olarak on dört ay hapis yattı. Daha sonra sinemaya yönelen Şâmlû, Sîstân ve Belûçistân belgesellerini ha-zırladı, çeşitli senaryolar yazdı. 1340/1961 yılında ikinci eşinden ay-rıldı,1343/1964’te üçüncü eşi Âydâ ile evlendi.

1351/1972 yılında tedavi amacıyla Almanya’ya oradan ABD’ye gitti. 1356/1977’de siyasi nedenlerle bir yıl ABD’de ikamet etti. Ar-dından İran’a döndü.

FARS EDEBİYATINDA HABSİYYE VE ŞEKVÂİYYE -III-

II. İnançları nedeniyle hapsedilenler

Daha önceki makalemizin giriş bölümünde de belirtildiği gibi, Fars edebiyatında habsiyye ve şekvâiyye türü şiirler yazan şairler, cezalandırılmaları ve hapsediliş gerekçeleri açısından iki ayrı grupta ele alınmaktadır. Bunların bir kısmı yaşadıkları çağlarda bulundukları ülkeler ya da yöresel emirlerin egemenlikleri altındaki bölgelerde yönetimi ellerinde tutan hükümdarlar, emirler ya da yönetim yanlısı birtakım yetkililere değişik konularda muhalefetlerinden dolayı siyasî birtakım ithamlarla göz altına alınmışken, İkinci grupta yer alanlar ise, dinî inanışları nedeniyle yine yaşadıkları çağın egemen güçleriyle ya da yaşadıkları toplumun inançlarıyla örtüşmeyen düşünce ve inanışlarından dolayı cezalandırılmış ve zindanlara atılmışladır. Bu makalemizde söz konusu ikinci grupta yer alan şair ve yazarları ele alacağız.

1. Nâsır-i Husrev (ö. 481/1088)

ARAP BELÂöATININ KUR’ÂN-I KERÎM’øN ANLAùILMASINA KATKISI

ARAP BELÂöATININ KUR’ÂN-I KERÎM’øN ANLAùILMASINA
KATKISI
Cüneyt ERENx
The Role of Balagha about the understanding of Quran
Bela÷at science is in the most important place among sciences which are
valuable to perceive the peculiarities of Arabic language and to overlook
the secrets of it. The literary details in the verse of Koran which can be
understood not at the first time but after a careful research by means of
Bela÷at. Allah’s intention is discovered more lively, more impressive and in
detail (fully).This study takes up the role of Bela÷at about the understanding
of Koran with samples.
Özet:
Belâ÷at ilmi, Arap dilinin hususiyetlerini idrak etmek, ince sırlarına vakıf
olmak bakımından de÷er arz eden ilimlerin baúında gelir. Onunla Kur'ân üslûbunda ilk bakıúta görülmeyen, ancak dikkatli araútırma sonucunda anlaúılan
lügavî i‘câz belirir. Murad-ı ølâhi, daha canlı, daha çarpıcı olarak etraflıca

Diyanet Münhal Kadro Nedir?



Önceden görev ataması yapılmış hazırda boş olan , görevliye ihtiyaç duyulan kadro açığı demektir.Örneğin; bir cami imamı önceden tayin edilmiş olup ölüm vs. herhangi bir sebeple kadro boş kalmışsa sınav sonuçlarına göre boşalan kadroya geçiş , nakil işlemidir.

Yani yeni bir atama olmayıp kadrolu olan cami görevlilerinin müracaatla boş olan kadroya geçiş işlemidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı her ay münhal bulunan camilerin isim listesini yayımlar.Özellikle göreve başlamak istediğiniz il müftülüklerinden aylık boş bulunan münhal kadroları takip edebilirsiniz.

Münhal kadro ilanını, yani imamı olmayan camilerin isim listesini yayımladıktan sonra müracaatlar belirtilen tarihler arasında yapılır.

Peki başvurular nereden yapılır?

Yer değiştirmek isteyen kadrolu cami görevlileri DİBBYS üzerinden müracaatlarını yapabilirler.

Arapça dil bilgisi hakkında genel bilgi

Arapça dil bilgisi hakkında genel bilgi:

Arapça öğrenmesi en zor dillerden biri kabul edilir. Bunda hem dilin telaffuz zorluğu hem de dilbilgi yapısının karmaşıklığı bir etkendir.

Diğer Sami dilleri gibi, Arapça’da da sözcüklerin çoğunluğu üç sessizden, daha az sayıda dört, ondan daha az sayıda beş sessiz harften oluşan bir kökten türetilirler. Bir kökten on değişik vezin üretilebilir. Bu vezinler üç sessiz harfe ünlülerle Hareke sistemiyle ses ekleyerek ya da bir takım ön ekler ile elde edilir. Her vezinde aynı kökle alakalı ancak ayrı ayrı başka anlamlar ifade eden bir konsept vardır ve her vezinden kendi içinde bir fiil, bir ya da birkaç fiilden türetilmiş isim, ve fiili yapan bir özne ile fiile maruz kalan bir nesne türetilebilir.

B İR T A R İH Î T Ü R K Ü : “C E Z A Y İR ”

Türkbilig, 2003/6: 117-126
B İR T A R İH Î T Ü R K Ü : “C E Z A Y İR ”
F. G ülay M İR Z A O Ğ L U
Özet: Tarihi türkülerden biri olan ‘Cezayir Türküsü,' bugün Anadolu'nun pek çok
yöresinde düğün töreni bağlamında, sözlü-sözsüz ezgi-IUrkü olarak ve çoğu zaman da
dans eşliğinde icra edilmektedir. Bu makalede, Cezayir türküsünün tarihi gerçeklik ile
ilişkisi ve ortaya çıktığı bağlam bakımından olduğu kadar bugünkü icra bağlamı
açısından da araştırılıp incelenmeye çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Cezayir türküsü, Cezayir, tarihi türkü, türkü, dans.
Abstract: The song tilled “Cezayir", a historical song is sung in most parts o f Anatolia.
İt is performed wilh verbal or non-verbal withirı the contexl ofwedding seremonies. lıı
this article, the relationship between the content o f Cezayir song and historical reality
will be discussed and it will also be examined froın the point o f view o f its creating
context and its performing context.