Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

ŞEYH UBEYDULLAH NEHRÎ’NİN MESNEVÎSİ: TUHFETÜ’L-AHBÂB

e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi
Journal of Oriental Scientific Research (JOSR) www.esarkiyat.com
ISSN: 1308-9633
(JOSR) Nisan-2016 Cilt:8 Sayı:1 (15) (s. 545-549) (JOSR) April-2016 Volume:8 Issue: 1 (15)
545
ŞEYH UBEYDULLAH NEHRÎ’NİN MESNEVÎSİ: TUHFETÜ’L-AHBÂB
Mehmet Saki ÇAKIR*
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde bulunan Nehrî Tekkesi, bölgenin dini ve siyasi
tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Tekkenin kurumsallaşmasını sağlayan Seyyid Taha
Nehrî (v. 1853) Kürt coğrafyasına gönderdiği halifeler ile bölgede Nakşbendî-Halidîliği
yaymada öncülük etmiştir. Ondan sonra yerine geçen kardeşi Seyyid Salih (v. 1863-64) ise
ağabeyinin çizgisinde irşad faaliyetlerini yürütmüştür. Ancak Seyyid Salih’ten sonra
tekkeye postnîşîn olan Seyyid Taha’nın oğlu Şeyh Ubeydullah Nehrî (v. 1883) döneminde,
tekke siyasi bir hüviyet kazanmıştır. Dolayısıyla Şeyh Ubeydullah Nehrî, seleflerinden
farklı olarak tasavvufi yönünden çok siyasi düşünceleri ve kıyamlarıyla anılmaktadır.

Kıraat İlmi Eğitimi Merkezleri”nin ilki açıldı



Beş üniversitede açılması planlanan “Kıraat İlmi Eğitimi Merkezleri”nin ilki Bingöl Üniversitesi’nde açıldı. Amaç, “Kur’an bülbülleri yetiştirmek” olarak açıklandı.

Yükseköğretim Kurulu’nca (YÖK) belirlenen beş üniversitede açılması planlanan ve amacı ile kapsamı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kıraat İlmi Eğitimi Merkezleri”nin ilki önceki gün Bingöl Üniversitesi’nde açıldı. YÖK’ün, “İhtisaslaşma projesi” kapsamında açılmasını kararlaştırdığı merkezlerin amacı ise “Kur’an bülbülleri yetiştirmek” olarak açıklandı.

Erdoğan’ın ‘kıraat hocası’ açılışta

MODERN VE İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR KARŞISINDA MEVLÂNÂ VE MESNEVÎ

MODERN VE İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR KARŞISINDA MEVLÂNÂ VE MESNEVÎ***

Sizlerle dertleşmeye geldim. Belki biraz amiyane, biraz acemice konuşacağım, mazur görünüz. Zira gönülden konuştuğumuzda herkes kabul eder ki dertliyiz. Zaten dertli olmak, dert sahibi olmak, bizim geleneğimizde yaşadığımıza, düşündüğümüze ve diri olduğumuza işaret eder. Derdi, çözecek olana söyle, çözmeyecek olana söyleme demişler. Çözecek sizler olursanız, yerinde söylenmiş olur. Çözülmeyecek şeyler söylemiş olursam, nezaketsizlik ve kabalık etmiş olacağım, affediniz.

Konumuz geçmiş ile bugünü, bugünle geleceği buluşturma endişesiyle ilişkilidir. Başlıkta yer alan modern ve ideolojik nitelemeleri derdimizle, endişemizle yani aşkımızla aramıza giren yeni ve katı engellere işaret etmektedir. Burada değerlendirmeye çalışacağım bu engeller, gerçekten varsa dertleşmiş olacağız, yoksa sizlerin zamanını çalmış olacağım. Yine geleneğimize göre dostlar arasında konuşmak güvenlidir, zira dostlar ayıpları örter.

DİVAN ŞİİRİNDE SABÂ

1
(Osmanlı Tarihi Araştırmaları XXVI, Prof. Dr. Mehmet Çavuşoğlu’na
Armağan II, İstanbul 2005.)

Divan şiirinin temelinde belirli benzetme öğeleriyle, mazmun ve motifler
bulunmaktadır. Hemen her divan şairinin şiirinde rastlayabileceğimiz kimi mazmun ve
motiflerin divan şairlerinin şiirlerinden, örnek metinlerden yola çıkılarak tespit edilmesi,
divan şiirinin kendine özgü benzetme dünyasının ortaya konulmasını sağlayacaktır. Ayrıca,
bu tür belirli benzetme öğelerinin tespitine dayalı çalışmalar divan şairlerinin ortak şiir
malzemesini nasıl kullandıklarını ve şairler arasındaki üslûp benzerliklerini ya da
farklılıklarını gösterecektir. Farklılıkların tespiti şairlerin divan şiiri geleneğini ne kadar
yansıtıp yansıtmadıkları konusunda fikir verici olacaktır (Kut, 2000: 169-173).
Bu yazımızda divan şiirinde yaygın kullanılan benzetme öğelerinden biri olan sabâ ve
sabâyla ilgili öğeler üzerinde duracağız. Çeşitli kaynaklarda verilen bilgilerden yola çıkarak

Arapça’da Kelime ve Kuralların Doğrulanması İçin Hadislerin Kullanılması

T.C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Cilt: 13, Sayı: 1, 2004
s. 213-228
Arapça’da Kelime ve Kuralların Doğrulanması İçin
Hadislerin Kullanılması∗
Muhammed el-Hadir HUSEYN**
Çev. Hasan TAŞDELEN
Dr.; U.Ü. İlâhiyat Fakültesi
Özet
Arap dili kurallarının tespiti noktasında, hemen herkesin
ittifakla benimsediği iki temel referans söz konusudur:
Kur’an-ı Kerim ve Arap şiiri. Bununla birlikte, söz konusu
referanslardan ilkinin kaynaklığı hususu tartışmasız iken,
ikincisiyle ilgili olarak bir takım sınırlamalar getirilmiştir.
Dil bilginleri, dilin bozulmaya başlamasından önceki
dönem şairlerine ait şiirlerin, -söz konusu şiirler bize

Bu yazı, Muhammed el-Hadir Huseyn’in Dirâsât fi’l-Arabiyye ve Târîhihâ
isimli kitabının 166–180. sayfalarında yer alan el-İstişhād bi’l-hadîs fi’l-luğa
adlı makalesinin tercümesidir (Dimaşk, II. Baskı, 1960)
* *
1874 yılında Tunus’un Nefta köyünde dünyaya geldi. 12 yaşında iken

Diyanette Genel Müdür Olarak Atanmanın Şartları Nelerdir?

Genel şartlar
Başkanlıktaki kadrolara ilk defa atanacaklarda aşağıdaki genel şartlar aranır:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendindeki şartları taşımak.
b) Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak.
c) Bu Yönetmelikte zikredilen grup ve sınıf hizmetine tabi personel zorunlu yer değiştirmeye tabi olup, grup ve sınıf hizmetine tabi olmayan personel ise zorunlu yer değiştirmeye tabi değildir.


Özel Şartlar
Genel Müdür olarak atanabilmek için;
1) En az dört yıllık dinî yükseköğrenim mezunu olmak,
2) Başkanlıkta en az beş yılını vaizlik veya üstü görevlerde veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak şartıyla kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak,

MEVLEVÎLİK İLE İLGİLİ ESKİ HARFLİ TÜRKÇE ESERLER

Özet: Bu çalışmada Mevlevî şeyh, şair ve dervişleri ile Mevlevîlik tarikatı hakkında bilgi veren; Mevlevî mukabelesi, dua ve ayinlerinden bahseden; Mevlevîhâneleri, Mevlevîhânelerdeki faaliyetleri ve Mevlevîhânelerin şeyhlerini konu edinen eski harfli yazma ve basma Türkçe eserler ile Mevlevî ayin ve notalarının değerlendirildiği mecmualar incelenmiştir. XIV. yüzyıldan 1950’li yıllara kadar Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Mevlevîlik ile ilgili eski harfli Türkçe olarak telif edilen yazma eserlerle, yine eski harfli Türkçe neşredilen basma eserler tespit edilip tanıtılmaya çalışılmıştır. Eserler, alfabetik sıraya göre sunulmuş ve bu alfabetik düzenleme, numaralandırılarak sıralanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mevlânâ, Mevlevîlik, Mevlevî-hâne, Mevlevîler.


The Turkish Works about Mevlevi Order Written in Arabic Alphabet

DENA’ya Göre İran Kütüphanelerinde Bulunan Türkçe, Türkçe-Farsça, Türkçe-Farsça-Arapça Divanların Kısa Künyesi

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 11, İstanbul 2013, 81-126.
ÖZET
Klasik Türk Edebiyatı araştırmalarında manzum metinlerin,
bunlar arasında da divanların önemli bir yeri vardır.
Yurdumuzda ve dünyanın değişik kütüphanelerinde
bulunan bu eserler üzerinde yapılan metin ve inceleme
çalışmalarının kültür ve medeniyetimizin inşasındaki yeri
tartışılmazdır. Bu sebeple özellikle yurt dışı kütüphanelerinde
bulunan el yazması nüshaların tanıtılması, Klasik
Türk Edebiyatı sahasının önemli çalışma alanlarından
biridir.
Bu çalışmada İran Kütüphanelerinde bulunan ve
DENA katalogunda yer alan Türkçe, Türkçe-Farsça,
Türkçe-Farsça-Arapça el yazması divanlara ait bilgiler
tercüme edilerek araştırmacıların istifadesine sunulmuş-
tur.
ABSTRACT
Poetic texts which include divans are very important for
Classical Turkish literature researches. Studies that are
done on these manuscripts that are in Turkey and in
different libraries around the world are crucial for the

Arap Milliyetçiliği: Ortaya Çıkışından 1918’e kadar

bilig Ê Yaz / 2004 Ê sayı 30: 173-202
© Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı
Özet: Osmanlı Devleti’nde Tanzimatla birlikte modern okulların
açılmasıyla ve Suriye, Cebel-i Lübnan ve Filistin’deki misyoner
okullarının etkisiyle, özellikle Hristiyan Araplar arasında Batılı anlamda
milliyetçilik fikirleri yaygınlaşmaya başlamıştır. Müslüman
Araplar ise, İslâm dünyasının Batı karşısında önlenemez gerileyi-
şine bir tepki olarak Arap kimlik ve kültür mirasına vurgu yapmak
suretiyle, İslâm ve Batı medeniyetlerine Arapların yaptıkları katkı-
lardan bahisle, Arapçılık şuurunu canlandırarak sözkonusu gerilemeye
çözüm bulmaya çalışmışlardır.
Hristiyan Araplar, Arap kültür ve dilini canlandıracak faaliyetler
yapmanın yanında, Osmanlı Devleti’nden ayrılma fikrini de gündeme
getirerek bağımsızlığı savunmuşlardır. Müslüman Araplar
ise ayrılıkçı fikirlerden ziyade, imparatorluğun bütünlüğünün muhafaza
edilmesine taraftar olmakla birlikte, yaşadıkları bölgelerde

FEYİZ

“Feyz”, çoğulu “fuyûz”, “efyâz”: “suyun çokluğundan dolayı çay gibi taşıp akması, akacak kadar çoğalması; suyun artarak akması; yukarıdan aşağıya doğru akış; ırmağın dolu dolu akması; kabın dolması; sırların artık saklanamayacak kadar çoğalması, birinin sırları içerisinde saklayamayıp dışarı vurması; ölmek, ruhu teslim etmek; sırrın açığa çıkması ve yayılması; haberin yaygınlaşması; gözyaşının akması; mecazî olarak: cömertlik, bahşiş, karşılıksız verme; lütuf; çoğalma, akan gür su; hızlı giden at” gibi anlamlarda kullanılan bir kelimedir. Aynı kökten “istîfâz: haberin yayılması”, “müstefîz: yayılmış haber” anlamlarını ifade eder.

NİÇİN PAKİSTAN?* (MUHAMMED İKBÂL'İN TARİHÎ KONUŞMASI)

Özet: Pakistan’ın kuruluşuna giden yolda ilk adım olarak kabul edilen aşağıdaki metin, Dr. Muhammed İkbâl'in Hindistan’ın Allahâbâd şehrinde 29 Aralık 1930 tarihinde toplanan ve entelektüel, akademisyen ve siyasetçilerin bulunduğu seçkin kişilerin oluşturduğu Tüm Hindistan Müslümanları Birliği’nin Yıllık Toplantısı'nda başkan olarak yaptığı konuşma metninin çevirisidir. Bu metin, İkbâl’in siyasî kabiliyetini ve niçin Pakistan sorusunun cevabını içermesine rağmen, ülkemizde henüz çevrilmiştir. Anadolu topraklarına olan ilgisi ve Türklere olan sevgisi dolayısıyla İkbâl, Türkiye’de çok sevilen bir fikir ve aksiyon adamıdır.
Anahtar Kelimeler: Muhammed İkbâl, Pakistan, Hindistan/İndular, İngilizler, İslâm, Milliyetçilik, Simon Raporu, Yuvarlak Masa Konferansı.
Why Is Pakistan? (The Historical Speech of Muhammad Iqbal)

GAZZÂLÎ VE İSMÂİLİYYE∗

e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi
Journal of Oriental Scıentific Research (JOSR) www.esarkiyat.com ISSN: 1308-9633
(JOSR) Nisan-2016 Cilt:8 Sayı:1 (15) (s. 526-544) (JOSR) April-2016 Volume:8 Issue: 1 (15)
526
GAZZÂLÎ VE İSMÂİLİYYE∗
Ferhâd Defterî
Farsça’dan çeviren: Naim DÖNER∗∗
Öz
Şia’nın en önemli kolu sayılan İsmâiliyye, on iki asır boyunca azınlık bir mezhep
olarak varlığını sürdürmüştür. Bu mezhep müntesipleri, özellikle Abbasî halifeleri ve
Selçuklu sultanlarının eziyetlerine eziyetlerine maruz kalmıştır. Sadece Fatımîler hilafeti
döneminde; İsmâiliyye, güçlü bir devletin resmi mezhebi haline gelmiş ve bu dönemde
İsmâilîler, mezhebi özgürlükten yararlanmışlardır. İsmâiliyye Ca‘afer Sadık’ın büyük oğlu
İsmâil’in oğlu Muhammed bin İsmâil’e bağlı kalarak imametin onların hakkı olduğuna
inanlara verilen addır. Abbasi ve Selçuklu yöneticilerin teşvikiyle Ehl-i sünnet âlimleri,

İran Türkleri

Asya'nın sinesinde hayat bulan Türk milleti, zaman içinde dünyanın dört bir yanına yayılmış, birçok coğrafyada vatan tutmuştur. Kimi yerlerde obalar, oymaklar, kimi yerlerde devletler, imparatorluklar oluşturmuştur. Gittiği her yere Türk soyunun kültür ve medeniyetini götürmüş, büyük hizmetler sunmuştur. Bugün Türk kültürünün ve medeniyetinin izleri ta Çin ortalarından Avrupa içlerine kadar, Yemen sahillerinden Sibirya sahillerine kadar hemen her yerde görülmektedir.


Otuz milyondan fazla Türk'ün yaşadığı en eski Türk vatanlarından birisi olan İran coğrafyasında da durum aynıdır. Türk dili, Türk edebiyatı, Türk musikisi, Türk töresi, kısa ifade ile Türk kültürü ve medeniyeti bütün incelikleriyle varlığını sürdürmektedir. İran Türkleri ve edebiyatları hakkında yazmadan önce Mustafa Kemal Atatürk'ün şu direktifini hatırlamak yerinde olur.

Hac kesin kayıt yaptırabilir belgesi nasıl alınır?



Hac kesin kayıt yaptırabilir belgesi almak için tıklayınız

1- 2017 yılında hacca gitmek üzere “İlk Defa Kayıt” yaptıracakların ilgili bankalara (28 Aralık 2016 – 06 Ocak 2017 tarihleri arasında) 20 TL. önkayıt ücreti yatırmış olması gerekmektedir.

2- 2017 yılında Otomatik Kayıt Yenileme işlemi yapılmayacaktır.

3- 2016 yılında Kur’aya katılanlardan hacca gidemeyenler; “Kayıt Yenileme” işlemlerini 09 – 31 Ocak 2017 tarihleri arasında İl ve İlçe Müftülüklerinde veya İnternet ortamında kendileri yapacaklardır.

4- Kayıt yeniletenler; Hac Konaklama türü, Kayıtlı olduğu İl ve ilçesini, İletişim bilgileri ile Kur’a birliktelik işlemlerinde değişiklik yapmak istedikleri taktirde bu işlemlerini 09 – 31 Ocak 2017 tarihleri arasında Müftülüklerden yaptıracaklardır.