Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

ARAPÇA EĞİTİMİNDE ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Arapça Eğitiminde Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler
BÜ. İslami İlimler Fakültesi Dergisi Cilt 3, Sayı 6, 2016 29
ARAPÇA EĞİTİMİNDE ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Kamil ÇOŞTU
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,
Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.
Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez dikersen ağaç, on kez verir ürün
Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı.
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı,
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı”
Kuan-Tzu (Çin Ozanı)
1
Özet:
Dünyada konuşulan önemli dillerden biri Arapça’dır. Bu dil ile Türk
Milleti ve Medeniyeti’nin karşılaşması uzun bir tarihî geçmişe
dayanmaktadır. Bugün kendi tarih ve kültürünü anlamak için dahi
Türkiye’de Arap dilinin öğretimi önem arz etmektedir. Ayrıca bu dilin
eğitim-öğretimi sayesinde din eğitimi alanında da öğrenciler olumlu
kazanımlar elde edecektir. Bu dilin öğretimi esnasında öğrenmeyi etkileyen

DİVAN ŞAİRLERİNİN GÖZÜYLE FARS ŞAİRİ ÖMER HAYYÂM

Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi (OMAD), Cilt 2, Sayı 4, Kasım 2015, ss. 30-40.
Journal of Ottoman Legacy Studies (JOLS), Volume 2, Issue 4, November 2015, pp. 30-40.
ISSN 2148-5704
__________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
DİVAN ŞAİRLERİNİN GÖZÜYLE FARS ŞAİRİ ÖMER HAYYÂM
Persian Poet Omar Khayyam from the Perspective of Divan Poets
Mehmet Sait ÇALKA∗
Özet: Rubâî nazım şekliyle kaleme aldığı manzumeleriyle şöhret bulan 12. yüzyıl Fars edebiyatının en
önemli şairlerinden Ömer Hayyâm’ın rubaileri Osmanlı Dönemi Türk edebiyatında da etkili olmuştur. Ömer
Hayyâm’ın Türk edebiyatındaki yansımaları bağlamında günümüze kadar sadece bir iki bilimsel çalışma yapılmıştır.
Bu çalışmalara bakıldığında ise Hayyâm’ın klasik dönemden ziyade 19. yüzyıl ve sonrası dönem Türk edebiyatına

İRAN MİTOLOJİSİNDE ATEŞ -II-

Âteşdân
İçerisinde ateş yakılan ve hoş koku yayması amacıyla da üzerine üzerlik tohumu serpilen özel bir kap olan âteşdân, Zerdüştîler tarafından “âferîngân” adıyla da bilinmektedir.


Âteş-i Âderân
Âteş-i Âderân, Hindistan’da bulunan küçük bir tapınakta yakılan ateşin adıdır. Bu ateş her zaman alevli olarak yanmaz. Mûbedler onun hareminde tanrıya dualar ve yakarışlarda bulunurlar. Âteş-i Âderân, dört ateşten elde edilir. Gerçekte bu ateşler mûbedler, ordu mensupları, çiftçiler ve meslek gruplarından oluşan dört sosyal tabakanın sembolü olarak bilinmektedir.

Âteş-i Behrâm
Âteş-i Behrâm, Pehlevice eserlerde; “Âtehş-i vehrâmân” ya da “Âtehş-i Verherân/Verherâm” şekillerinde geçer. En büyük, en kutsal ateş ve âteşkededir……

TÂHİRÜ’L-MEVLEVÎ’NİN İLK METİN ŞERHİ DENEMESİ: “ŞEYH SA’DÎ’NİN BİR SERGÜZEŞTİ”

ÖZET
Daha çok Edebiyat Lügatı ve Mesnevî Şerhi ile tanınan, yaklaşık olarak
elli yıl şiirle uğraşan, aruz ve hece ile 10000 beyit civarında şiir
söyleyen Tâhirü’l-Mevlevî (Tahir Olgun) (1877-1951) üç ayrı Türkçe
divanı, bir de Farsça divançesi vardır. Bizzat kendisinin 68 sayı
çıkardığı Mahfil dergisi ile Sebîlürreşâd, Sırâtımüstakîm, Beyânülhak
ve İslâm Yolu gibi dergilerde edebî, tarihî ve tasavvufî içerikli birçok
şiir ve yazısı yayınlanmıştır. Öğretmenliğin yanı sıra basın hayatı ile de
ilgilenmiştir. Telif ve tercüme birçok eser yazan Tâhirü’l-Mevlevî’nin
burada çeviriyazısı sunulan eseri, Şeyh Sa’dî’nin Bir Sergüzeşti adlı
eseri, Sa‘dî’nin (ö. 691-4/1291-4) Bostan adlı eserinde yer alan bir
hikâyenin, şair tarafından yapılan şerhini içermektedir.
ANAHTAR KELİMELER
Tâhirü’l-Mevlevî, Sa’dî, Türk Edebiyatı, Fars Edebiyatı, şiir, metin
şerhi.
TÂHİRÜ’L-MEVLEVÎ’’S FIRST COMMENTARY ATTEMT:
(A STORY OF SHAYKH SA’Dİ)
ABSTRACT

İran-Suriye İlişkileri ve Suriye’de Halk İsyanı

İnceleme
38
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
İran-Suriye İlişkileri ve Suriye’de Halk İsyanı
Iran-Syria Relations and the Popular Unrest in Syria
Dr. Bayram SİNKAYA
Bilkent Üniversitesi
bsinkaya@yahoo.com
Abstract
When the Bashar Asad administration in Syria faced with growing international pressure due to violent
crackdown of anti-government protesters, solely Iran has stood behind him. Iran’s support to the Asad administration has been considered to be in contrast with its apparent sympathy with the popular unrests in Arab
countries, which were branded by the Iranian leadership as ‘Islamic awakening.’ This study aimed at analyzing reasons laying behind Iran’s support to Asad. In order to comprehend the Iranian attitude towards the
unrest in Syria, it analyzed foundations of Iran-Syria relations, which is dubbed as ‘alliance of convenience.’
It maintains that in addition to Iran’s uneasiness with the possibility of losing its only strategic partner in the

TARİHSEL SÜREÇTE ALEVİLİĞİN YAZILI KAYNAKLARINDA YAPILAN METİN TAHRİFATI: SAFVETU’S-SAFÂ’NIN TÜRKÇE ÇEVİRİLERİ ÖRNEKLEMİ ÜZERİNDEN

Tasavvuf | İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, yıl: 8 [2007], sayı: 20, Mevlânâ’ya Armağan Sayısı, ss. 21-32.
Tasavvuf | İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, yıl: 8 [2007], sayı: 20, Mevlânâ’ya Armağan Sayısı
Hiçbir dinî-toplumsal veya dinî-politik yapı ortaya çıktığı ilk şekliyle devam
etmemekte, yayıldığı bölgenin kültürel ve dini yapısına göre ve taraftar buldu-
ğu toplumsal yapıya uygun olarak güçlenmekte, değişmekte veya ilk halinden
tamamen farklı bir yapıya bürünebilmektedir. Bu değişimleri, kırılmaları ve
farklılaşmaları takip edebilmenin yolu ilgili dini yapının ürettiği dini metinleri,
üretildikleri dönemler ve bu dönemlere hakim olan tarihsel arka planı göz
önünde bulundurarak, bilimsel yöntemler kullanarak tahkik etmek ve bu metinleri
çözümlemek gerekmektedir. Özellikle İslam Mezhepleri Tarihçiliği açı-
sından, fikirlerin menşeini ve geçmiş kültür, inanç ve felsefî sistemlerle ilişkisini

SAFEVİ DEVLETİ’NİN KURULUŞU MESELESİ: KIZILBAŞLARIN ORTAYA ÇIKIŞI

Öz
İran’da Moğol ve Timur istilasının getirmiş olduğu siyasi, iktisadi ve sosyal
bunalımın içerisinde Erdebil’de ortaya çıkarak kısa sürede mürit sayısı artan
Erdebil tarikatı, kurucusu Safiyüddin İshak Erdebili’den sonra siyasi bir çehreye
bürünmüş, Azerbaycan civarındaki Akkoyunlu Türkmenlerinin desteğiyle
müritlerini silahlı kuvvetler haline getirterek iktidarı ele geçirmiştir. Siyasi
iktidarın ele geçirilmesinde en önemli unsurlardan olan Şamlu, Rumlu, Ustaclu,
Tekelu, Zülkadirlu, Afşar, Kaçar, Varsak ve Karadağlı Türk boy ve aşiretlerinin
kuvvetleri, tarikatın birer müridi olarak başlarına kırmızı başlık taktıkları için
tarihte Kızılbaş olarak anılmışlardır. Şah I. İsmail, hanedanlığın kuruluşunu
bunlara dayandırdığından kurulan devlete Safevi Kızılbaş Devleti denilmiştir.
Devletin kuruluşunda önemli rolleri olan Kızılbaşların daha sonra siyasi
iktidarın ayağına pranga olmuşlardır. Şah I. Tahmasb, bunların nüfuzunu

Din Personelinin Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Usulü

(1) İlgili mevzuatına göre alınan sağlık kurulu raporunda en az yüzde kırk oranında engelli olduğu belirtilen memurlar ile ağır engelli raporlu eşi veya bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan memurlar engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak yer değiştirme talebinde bulunabilir.

(2) Bu kapsamdaki talepler bu Yönetmelikte yer alan kısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın Başkanlığın kadro imkânları ve teşkilat yapısı dikkate alınarak karşılanır ve bu haktan bir defadan fazla yararlanılamaz.

(3) Memurun kendisinin veya birlikte yaşadığı eşi ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının engellilik durumunun tedavisi sebebiyle yer değişikliğini talep etmesi halinde, yer değiştirme suretiyle atama yapılacak yerin, memurun ve bu fıkra kapsamındaki yakınlarının engellilik durumuna uygun olması esastır.

“TEN” SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE ETİMOLOJİK BİR DENEME

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Fırat University Journal of Social Science
Cilt: 25, Sayı: 2, Sayfa: 103-108, ELAZIĞ-2015
An Etymological Evaluation of the Word ‘Ten’
ÖZET
“Ten” sözcüğü, Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı “Türkçe Sözlük”te “1. İnsan vücudunun dış yüzü, cilt
2. vücut” anlamında Farsça kökenli bir sözcük olarak tanımlanmıştır. Fakat bu sözcüğün Farsça olup
olmadığı ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaktadır.
Clauson’a göre “ten” sözcüğü alışılmadık şekilde, erken bir tarihte Türkçeye kopyalanmış olan Farsça
bir sözcüktür. Fakat Dankoff, bu sözcüğün Divanü Lûgat-it Türk’te yanlış okunduğunu, doğru şeklin ise
“İnsan vücudu anlamına gelen” Türkçe “yēn” sözcüğüne dayandığını ileri sürmektedir. Abdullah Taymas ve
Günay Karaağaç ise “ten” sözcüğünü Türkçe bir kelime olarak nitelendirmektedir.
Bu çalışmada Dankoff, Taymas ve Karaağaç gibi sözcüğün aslının Türkçe olduğu savunulmakla birlikte,

Kaçar Dönemi İran’ında Tasavvuf Karşıtlığı•

T.C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Cilt: 13, Sayı: 1, 2004
s. 229-243
Kaçar Dönemi İran’ında Tasavvuf Karşıtlığı•
Mangol BAYAT
Çev.: Abdullah KARTAL
Dr.; U.Ü. İlâhiyat Fakültesi
Özet
Kaçarlar dönemi İran’ı, dinî yenilenme ve sosyo-politik
düşünme döneminin ortaya çıkışına tanıklık etmiştir. Resmî
Şiî İslâm’ı, “dinî sapkınlar”a karşı savaş açan yüksek
ulema sınıfının egemenliğindeydi. Dinî sapkınlar,
kendilerine âit bütün farklılıklarına rağmen, sûfîler (urafa),
filozoflar (hukemâ- philosophical theologians) ve 19. asrın
ortalarından itibaren ortaya çıkan reformcu modernistleri
kapsamaktadır. Bu makalede, yazar, paradoksal bir
şekilde, filozofların, sûfîlere yönelik muhalefetinin
müçtehitlerinkinden daha az olmadığını ve diğer yandan
hem filozofların, hem de sûfîlerin modernistler tarafından
etkili bir baskıya ma’ruz kaldıklarını tartışmaktadır.
• Bu makale, “Anti-Sufism in Qajar Iran” adıyla, Islamic Mysticism Contested,

AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ

Türkbilig, 2016/32: 155-168.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA
TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
Fahri TEMİZYÜREK*

Erol BARIN**
Mete Yusuf USTABULUT ***
Özet: Afganistan kritik bir jeostratejik ve jeopolitik konumu sebebiyle “Eski Kültürlerin
Kavşağı” diye adlandırılmıştır. Bu yüzden Afganistan tarih boyunca onlarca medeniyete ev
sahipliği yapmış, ileri bir kültür seviyesine sahip bir ülkedir. Afganistan’da Peştunlar,
Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Beluçler, Kazaklar, Kırgızlar, Nüristaniler, Aymaklar gibi
birçok halk yaşamaktadır. Bu halkların dillerini korumak için Afganistan anayasası tekrar
düzenlenmiştir. Bölgede hatırı sayılır sayıda Türk unsurlarının da bulunması Türkçenin
bölgede gelişimine katkı sağlamıştır. Afganistan Türkleri her ne kadar dillerini ve
kültürlerini yazılı olarak ifade edemeseler de sözlü olarak muhafaza etmişler ve sözlü
edebiyatlarını canlı tutmayı başarmışlardır. Afganistan’da Türk dilinin temelleri çok eski

BİR SUFİ ŞAİR: ABDÜLKÂDİR-İ GULÂMÎ (1271-1303/1854-1886)

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 42, ERZURUM 2010, 97-118
A Sufi Poet: Abd Al-Qadir Ghulami (1271-1303/1854-1886)

ÖZ ABSTRACT

Abdülkâdir-i Gulâmî (1854-1886) yılları
arasında yaşamıştır. Kerkük’ten Sivas’a
gelen Abdurrahman Halis Kerkükî’nin
halifelerinden Nur Ali Baba’nın oğludur.
Kadirî tarîkatı Halissiye Şubesinin
şeyhlerinden birisidir. Tâcu’l-Muhakkıkîn,
Mi’râcu’l-Müştâkîn ve Dîvân’ından oluşan
üç eseri mevcuttur. Dîvân’ı basılmış olup
diğer iki eseri basılmamıştır. Dîvân’ında
Türkçe şiirlerinin yanı sıra Arapça ve
Farsça şiirler de bulunmaktadır. Gulâmî,
ehl-i sünnet itikadına bağlı ve İslâm dininin
ahkâmına riayet hususunda azamî
hassasiyet gösteren bir mutasavvıf şairdir.
Anahtar Sözcükler: Abdülkâdir,
Gulâmî, Şair, Dîvân, Tasavvuf, Tarikat

Abd al-Qadir-i Ghulami has been lived
between 1854-1886. He is son of chaliph of
Abd al-Rahman Khalis al-Kerkuki, Nur Ali
Baba who come from Kerkuk to Sivas.

الاضافة

الاضافة
تعريفها: نسبة اسم إلى آخر على تقدير حرف جر. ويسمى الاسم الأول مضافا ويُعرب حسب موقعه من الجملة

ويُسمى الثاني مضافاً إليه ويكون مجروراً، نحو: هذا بيتُ زيدٍ بيت: خبر مرفوع وهو مضافٌ، وزيدٍ: مضاف إليه مجرور

أنواع الإضافة

إضافة معنوية: وهي التي تفيد المضاف أمرا معنويا كالتعريف إذا كان المضاف إليه معرفة: هذا قلمُ عليٍّ، هذه سيارةُ الضيفِ


التخصيص إذا كان المضاف إليه نكرة: هذا كتابُ أدبٍ. وتنقسم بحسب تقدير حرف الجر إلى


ما يفيد معنى (من) وذلك إذا كان المضاف إليه جنساً للمضاف: اشترت هندٌ سوارَ ذهبٍ


ما يفيد معنى (في) وذلك إذا كان المضاف إليه ظرفاً للمضاف: أفناهم هجومُ الصباحِ أي هجوم في الصباح

ما يفيد سوى ما تقدم من ملكيةٍ أو مقاربة أو ملابسة، وهو الأكثر، نحو: أعجبتني مزرعة عليٍّ

وسافر أبو سعدٍ، وهذا عملُ عمرو

إضافة لفظية: وهي ما لا تفيد المضاف تعريفا أو تخصيصا، ويغلب فيها أن يكون المضاف اسماً مشتقا عاملا في المضاف إليه


ولا يُقدَّر فيها حرف جرٍّ، وفائدتها لفظية، هي تخفيف النطق بحذف التنوين من المضاف، في نحو

Araplarda Etimoloji Çalışmaları

Dil morfolojisi olarak, Batı dillerinde “derivation”, “etymology”, “metaplasm” adları verilen bilim dalının Arapça karşılığı “iştikâk”tır. Arapça bükünlü bir dildir. Yani üçlü ya da dörtlü harflerin oluşturduğu köke yeni harfler eklemek ya da çıkarmak suretiyle yeni anlamların elde edildiği bir dildir. İşte Arapçada “ilmu’l-iştikâk” olarak adlandırılan bu bilim, anlamda ilgi olması şartıyla bir sözcükten başka bir sözcük türetmek ve sözcükler arasındaki türeme ilişkilerini belirli kurallar içinde ortaya koymaktıri.

Bedel – البَدَلُ

Bedel – البَدَلُ
Bedel, kendinden önce gelen isme i’rab bakımından uyan isimdir, 4 çeşittir:
a- بَدَلٌ مُطَابِقٌ
Örnek:
Arkadaşın Halit seni seni sordu. سَأَلَ عَنْكَ صَاحِبُكَ خَالِدٌ
Katip Hasan’a rastladık. صَادَفْنَا الكَاتِب حَسَنًا
Kardeşin Mahmut’u selamladık. سَلَّمْنَا عَلَى أَخِيكَ مَحْمُودٍ
Cümlelerindeki kırmızı renkli isimler bedel’dir, i’rab bakımından kendilerinden önce gelen isimlere uymuşlardır. Bedelin önüne gelen isme مُبْدَلٌ مِنْهُ denir.
Böyle, mubdelun minh’e eşit ona tamamen uygun bedele بَدَلٌ مُطَابِقٌ veya بَدَلُ الكُلِّ مِنَ الكُلِّ denir. Demek ki, خَالِدٌ مَحْمُودٍ حَسَنًا isimlerinin her biri, mutabık bedeldir.

b- بَدَلُ البَعْضِ مِنَ الكُلِّ
Kitabın yarısını okudum. قَرَأْتُ الكِتَابَ نِصْفَهُ
Ekmeğin üçte birini yedim. أَكَلْتُ الرَّغِيفَ ثُلُثَهُ
Gecenin çoğu geçti. مَضَى اللَّيْلُ أَكْثَرُهُ