Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

SAKİNAMELER "VEKAFZADE FAİzİ'NİN -SAKİNAMESİ

Saktname; içki meclisini, içkiyi (şarabı), içki dağıtan vey.a s
güzeli (sakiyi), hanende (okuyucu) ve sazende (çalgıcı)leri, mecli
eğlenceleri, meclisin örf ve adetlerini mecazlı ya da gerçek olarak anı
manzum eserdir.
Sakinamelerin ilk örneklerini Arap edebiyatında görmekteyiz. A
edebiyatında sakiyi ve şarabı öven şiirlere "hamriyye" denilmektedir. i
ve içki meclisinden, sarhoşluktan bahseden bu şiirlerin başlangıcı "'Cihil
devrine kadar iner. Trab b. Abdülbekr (Ö1.560), Antere b.Şeddad (1), A
el-Ekber (Ö1.629), Cebid b.Rabia (Ö1.661)... gibi 'şairleri zikredebiliı
İslamiyetten sonra, özellikle Emeviler ve Abbasiler zamanında hamri
türünde önemli eserler verilmiştir. Yalnız, Arap edebiyatında ger , ,
anlamda "sakiname" örneğini Şemseddin Muhammed en-N aveci (01.141
"Hılbetü'l-Kümeyt" adlı eseriyle vermiştir.
Arap edebiyatı şairlerinden etkilenen İran edebiyatı şairleri
şarapla ilgili şiirler yazmışlardır. Denilebilir ki, gerçek sakin.

Pollen morphology of the genus Alchemilla L. (Rosaceae) in Iran

267
http://journals.tubitak.gov.tr/botany/
Turkish Journal of Botany Turk J Bot
(2015) 39: 267-279
© TÜBİTAK
doi:10.3906/bot-1406-23
Pollen morphology of the genus Alchemilla L. (Rosaceae) in Iran
Marzieh Beygom FAGHIR1,*, Farideh ATTAR2, Robabeh Shahi SHAVVON1, Atefeh MEHRMANESH1
1
Department of Biology, Faculty of Science, University of Guilan, Rasht, Iran
2
Central Herbarium of Tehran University and School of Biology, University College of Science, Tehran, Iran
* Correspondence: marziehbeygomfaghir@gmail.com
1. Introduction
The genus Alchemilla L. (Rosaceae), with ca. 1000 species,
is one of the most species-rich Holarctic plant genera,
widespread mainly in western Eurasia. Some species
of the genus also show a preference for mountains of
South India, Sri Lanka, Java, China, Japan, Africa, and
Madagascar (Izmailow, 1981). The genus belongs to a
critical and taxonomically difficult group. Several authors
divided the genus into different subgenera, sections,

Dilin Mevzuatla Korunması: Ülke Örnekleri

93
Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 11, Sayı:2, 2009
Dilin Mevzuatla Korunması:
Ülke Örnekleri
Erdem Erdenk
I. GİRİŞ
Bir dilin artık kimse tarafından konuşulmamasına "dil
ölümü" denilmektedir. Geçmiş olaylar, dilin iki yolla öldüğünü
göstermektedir: konuşanların ortadan kalkması ve dil değişimi
(dilin terk edilmesi). Dünyada -çoğunluğunu üst dillerin yazı
diline henüz geçmemiş kollarının oluşturduğu- altı bin civarında
dil bulunmaktadır. Bunların yüzde yetmişinden fazlasının, yirmi
birinci yüzyıl sonunda ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalacakları
tahmin edilmektedir. Ölüm tehlikesi sınırının, bir dilin yeni
kuşaklarca öğrenilmediği1 ve onlara aktarılmadığı için sahipsiz
kaldığı noktada geçilmiş olduğu kabul edilmektedir.2
Dilde ölüm tehlikesi sınırının aşılmasının temel
nedenlerinden birisi "dil teması"dır. Dil teması, bir toplumun
kendisine yabancı bir kültürle "eşit olmayan şartlarda"

SEYYİD EBULKÂSIM NEBÂTÎ VE SÂKÎNÂMESİ

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 55, ERZURUM 2016, 93-126
Öz
Klasik Türk edebiyatında önemli bir yer tutan sâkînâmeler, ilk olarak İran
edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatında ilk örnekleri XIV. yüzyıldan
itibaren verilmeye başlanan sâkînâmeler, XX. yüzyıla kadar aralıksız bir
şekilde kaleme alınmıştır. Çoğunlukla şairlerin divanlarında kaside, mesnevi
ve terkib-i bend gibi nazım şekilleriyle yazılmalarına rağmen bazen de başlı
başına müstakil birer kitap olarak yazıldıkları da olmuştur. Bezm, saki ve
mey üçgeninde cereyan eden olayları aktaran bu tür, içki ve içki meclisleriyle
ilgili birçok duygu, düşünce ve kavramı kimi zaman tasavvufi kimi zaman da
dünyevi bir algıyla aktarır. Klasik edebiyatımızda sâkînâmeler ile ilgili
yapılan çalışmaların önemli bir çoğunluğu Osmanlı sahasında verilen
örneklere dayalıdır. İran’da yazılmış sâkînâmeler üzerinde yapılan
çalışmalarda ise bahis konusu numuneler sadece Farsça yazılanlarla

Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme

HİKMET YURDU
Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi
ISSN: 1308-6944
www.hikmetyurdu.com
Hikmet Yurdu, Ocak – Haziran 2011, Yıl: 4, C: 4, Sayı: 7, ss. 135 - 151
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme
Dr. Mustafa Güven
Adıyaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcısı
mustafaguven2005@hotmail.com
Özet
Kur’ân, son ilahî bir kitap olarak, hem akla hitap ediyor,
hem de ortaya koyduğu akıl formatına uygun bir dil ve üslûp kullanıyor. Böylece okuyucu, Kur’ân okurken, hem kendi doğru akıl ve
mantığına göre bir metin ile tanışıyor hem de doğru ve evrensel bir
akıl formatı ile karşılaşıyor. Zaten Kuran’ın hedefi de, insanları doğ-
ru düşünmek, doğru akıl ve mantık yürütmek ve böylece iki dünya
saadeti elde etmelerini sağlamaktır. Bu makalede, Kuran’ın beyan
ve üslûbunda ortaya koyduğu aklîlik üzerinde duracağız. Kuran’ın
dili, beyan ve üslubu, insan aklının önünü açmakta ve adeta gelişimini teşvik etmektedir.

Ya İran Nükleer Programı Enerji İçinse? Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Yansımaları*

İnceleme
Haziran 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 42 55
İran, son dönemde ‘sivil’ nükleer programı nedeniyle ağırlaştırılmış enerji yaptırımlarıyla karşılaşmıştır.
Ya İran Nükleer Programı Enerji İçinse?
Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Yansımaları*
What if Iran’s Nuclear Program is for Energy? Implications for Turkey’s
Energy Security
Yrd. Doç. Dr. Emre İŞERİ
Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Abstract
Notwithstanding the fomenting global recession of the date, the world still experiences a shortage of energy
supply. The energy prices, as result of this supply failure, chronically stands at their pre–crisis level. It is even
more alarming in case of a quick global economy recovery, which, whenever occurs, will further expand already
excessive oil/gas demands. All these developments are harbinger of an upcoming energy crisis. Under
such bleak scenario, even new energy field discoveries will likely no longer function as a cushion. To ensure,

hz. Yunus (a.s.)

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen bir peygamber.

Saffat Suresi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Rezin

Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR

Konu: Saffat Suresi
Ravi: İbnu Abbas ve İbnu Mes’ud
Hadisin Arapçası:

وعن ابن عَبَّاسٍ وابنِ مسعود رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما. ]فِيمَا يُذْكَرُ عَنْهُمَا: أنَّ إلْيَاس هُوَ إدْرِيسُ، وَكانَ ابنُ مسْعُودٍ يقْرأُ سَمٌ عَلَى أدْرَاسِينَ[. أخرجه رزين .

Hadisin Anlamı:

İbnu Abbas ve İbnu Mes’ud (radıyallahu anhüm)’dan rivayet edildiğine göre, bunlar, “İlyâs’ın İdris (aleyhi’sselam) olduğunu” söylüyorlardı. İbnu Mes’ud (radıyallahu anh), âyeti سَمٌ عَلَى اَدْرَاسينَ şeklinde okumuştur (Saffât, 130).

Kaynak: Rezin’in ilavesidir. Ibnu Kesir bunu, Ibnu Ebî Hatim’in rivayeti olarak kaydetmiştir (6, 33).

DİNLERDE İÇ YOLCULUKLAR Riyazetin Kökenine Dair

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS)
Mart 2014 March 2014
Yıl 7, Sayı XVII, ss. 221-251. Year 7, Issue XVII, pp. 221-251.
DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh470
DİNLERDE İÇ YOLCULUKLAR
Riyazetin Kökenine Dair
Muharrem YILDIZ
Mehmet Mekin MEÇİN
Özet
Bu makalenin konusu, dinlerde önemli bir fenomen olan “riyazet”, diğer bir
ifadeyle “iç yolculuklar”dır. Konu; dinlerde karşımıza çıkan riyazet ve istiğrak
hâllerinin din fenomenolojisi metotları ışığında irdelenmesinden hareketle ele alınmıştır.
Amaç gerek çile, inziva, murakabe şeklinde gerekse yoga gibi yoğun odaklanma ve
aydınlanma tecrübeleriyle, gerekse de tasavvuf, irfan ve gnosizm olarak karşımıza çıkan
bu iç yolculukların fenomenal kodlarını bilmeye, kökenlerine inmeye ve dini
dayanaklarına vakıf olmaya kapı aralamaktır. Bu çalışmayla şu sonuçlara varılmıştır:
İnsan, gizlerle çevrili olan kâinatta kayıp olan bir hakikatin kendisine perdelendiğini,

MEVLÂNÂ VE KUR’AN

Özet: 13. yüzyılın büyük mutasavvıf düşünürü Mevlânâ, Mesnevi ve Fîhi Mâfîh gibi manzum ve mensur eserlerinde aslında Kur’an’ı tefsir etmiş, özellikle Mesnevi’de Kur’an’da dile getirilen pek çok konuyu Kur’an’a ya­bancı olan geniş halk kitlelerinin dahi anlayabileceği şekilde kıssalarla açık­lamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Mevlânâ’yı anlamak için onun Kur’an ve sünnet konusundaki anlayışını ve yaklaşımını doğrudan kendi eserlerinden yola çıkarak sağlıklı bir şekilde ortaya koymak şarttır. Çünkü bütün ömrünü Kur’an’a ve İslâmî bilimlere hizmetle geçirmiş olan bu büyük İslâm âlimini, İslâm’ın iki ana kaynağı olan Kur’an’dan ve sünnetten soyutlayarak anlamak ya da anlatmak mümkün değildir.
Anahtar Kelimeler: Mevlânâ, Kur’an, tasavvuf.

Mavlana and Koran

Yurtdışı Sözleşmeli Din Personelinin Atama İşlemleri



Atama İşlemleri
a) Atamalar, Yurtdışı Temsil ve Yeterlik Sınavında başarılı olan adaylar arasından en yüksek
puandan başlanarak başarı sırasına göre ilan edilen kadro sayısınca yapılacak olup sınavı kazanan
adaylar “Yurtdışı Sözleşmeli Personel (Din Görevlisi)” statüsünde istihdam edileceklerdir.


b) Sözleşme süresi bir yıl olup, mali yıl ile sınırlı olacaktır. Üç aylık deneme süresi sonunda başarısız
bulunanların sözleşmeleri feshedilecektir.


c) Görevlerinde başarılı olmaları halinde bu süre her defasında birer yılı geçmemek üzere ihtiyaca
göre uzatılabilecektir.


d) Atamalar, Ek-3 listede belirtilen ülkelere yapılacaktır.


e) Sınavlarda başarılı olan adayların atanacağı ülkeler ve görev yerleri, hizmetin gereğine ve
bölgelerinin ihtiyaçlarına göre Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenecektir.

همزة الوسل و القطع

همزة الوصــل والقطــع -١
الهمزات في القرآن على قسمين
همزة الوصل

الأسماء المبدوءة بهمزة وصل

الأفعال المبدوءة بهمزة وصل

حكم البدء بالأفعال التى توجد بها همزة الوصل

الحروف المبدوءة بهمزة الوصل

همزة القطع

أما همزة الوصل
فهي التي تثبت ابتداءً وتسقط وصلاً ، وسميت همزة وصل لأنه يتوصل بها إلى النطق بالساكن ، والأصل أنه لا يبدأ بساكن
كما لا يوقف على متحرك بالحركة ، فإذا وقع ساكن في أول الكلمة فلابد من همزة الوصل التي يتوصل بها إلى النطق بالساكن
الأسماءالمبدوءة بهمزة وصل
والأسماء الواردة في القرآن الكريم التي تقع فيها همزة الوصل مكسورة في الابتداء تسعة أسماء هي
مصدر الفعل الماضي الخماسي نحو {افترى افتراء} كما في قوله تعالى
قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ قَتَلُوا أَوْلادَهُمْ سَفَهًا بِغَيْرِ عِلْمٍ وَحَرَّمُوا مَا رَزَقَهُمْ اللَّهُ افْتِرَاءً عَلَى اللَّهِ قَدْ ضَلُّوا وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ سورة الأنعام الآية: 140

ŞEYH GĀLĐB’ĐN GAZELLERĐNDE “VÂSÛHT” TARZI AŞKIN ĐZLERĐ

ÖZ: Divan şiirinde, âşığın maşûka tamamen mahkûm ve mecbur
olduğu klâsik aşk anlayışı, XVII ve XVIII. yüzyıllardan itibaren önemli
bir kırılmaya maruz kalmıştır. Bu kırılmada ilk safhalardan birinin, Farsça
şiirde “Vâsûht” adı verilen şiir tarzının Türk şiirindeki yansımaları oldu-
ğunu düşünmekteyiz. Vâsûht tarzının ana temaları, sevgiliden yüz çevirme,
onun cefasından usanma ve onu terk etmektir. Vâsûht tarzı, söz konusu
yüzyıllardan itibaren bazı divan şairlerinin şiirlerinde görülür. Ancak
Şeyh Gālib’in gazellerinde, kendisinden önceki şairlere nispetle daha belirgin
bir şekil alır. Vâsûht, XVIII. yüzyılda bazı Batılı ıslahatların şiire
yansımalarının aksine, Doğu kaynaklı bir etkiyi temsil eder. Ancak divan
şiirinde sıklık ve süreklilik kazanamayan bu tarz, bağımsız bir üslûp ya da
ekol halini alamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Şeyh Gālib, divan şiiri, vâsûht, divan şiirinde
aşk.
The Reflections of “Vâsûht” Type of Love On Şeyh Gālib’s Ghazels

Terceme-i Arş-nâme* Üzerine

Vural, H.; Boşça, G./ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi. II, (2013): 50-59


Özet
Âmiloğlu tarafından H. 7 Şaban 823 (M. 17 Ağustos 1420) tarihinde Farsçadan Türkçeye
çevrilen Arş-nâme, Hurûfîlik’in kurucusu Fazlullah-ı Hurûfî tarafından yazılmış ve Hurûfîlik felsefesinin
anlatıldığı bir eserdir. XV. yüzyılın ilk çeyreğinde kaleme alınan bu tercüme, Hurûfîlik ile ilgili
metinlerin ilk dönem tercümelerinden olması ve dil hususiyetleri bakımından oldukça dikkat çekicidir.

Anahtar Kelimeler: Hurûfîlik , Âmiloğlu, Arş-nâme, Eski Anadolu Türkçesi
On Terceme-i Arş-nâme
Abstract
This work that belongs to Âmiloğlu, was written in Persian, in 823 B.C. and it was translated to
Turkish by Âmiloğlu. In this work, the philosophy of Hurûfî sect which was installed by Fazlullah-ı
Hurûfî is explained. The work that was translated in the first quarter of fifteenth century, is remarkable