Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

MUSADDIK SONRASI İRAN ŞİİRİNDE YEİS

Özet: İran’da 1953 yılında Başbakan Muhammed Musaddık’a karşı gerçek­leştirilen darbe, ülkede yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu dönemde, bir yandan Amerikan kültürünün etkisi artarken, öte yandan sivil toplum kuruluşları baskı altına alınmış, düşünce ve kültür hayatına yönelik baskılar artırılmıştır. Bu dönemde İran şiirinde toplumsal sembolizm yaygınlık kazanırken içerik açısından şiirin merkezine yeis kavramıyla adlandırdığımız temalar yerleş­miştir. Bu çalışmada ihtilal sonrası İran şiirinin genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra dönemin yeis şiirini genel hatlarıyla irdelemeye çalıştık.
Anahtar Kelimeler: İran, çağdaş İran şiiri, yeis.
Pessimism in Persian Poetry After Mosaddeq Era

Dil Öğrenen Öğrencilere Tavsiyeler

Yabancı dilde konuşmayı öğrenirken Türkçe söz dizimini mümkün olduğunca kullanmayın. Yabancı dil olarak örneğin İngilizce öğrenen bir kişi, konuşurken İngilizce düşünmek ve bu dilin söz dizimi kalıplarını kullanmak zorundadır. Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya çabaladığımızda iyi sonuç alamazsınız.

Yabancı dilde konuşmayı öğrenirken Türkçe söz dizimini mümkün olduğunca kullanmayın. Yabancı dil olarak örneğin İngilizce öğrenen bir kişi, konuşurken İngilizce düşünmek ve bu dilin söz dizimi kalıplarını kullanmak zorundadır. Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya çabaladığımızda iyi sonuç alamazsınız.

Capital Dergisi eski yayın yönetmeni emekli gazeteci Faruk Türkoğlu yabancı dil öğrenmek isteyenlere 16 öneride bulundu.
Yabancı dil öğrenmek isteyen bir gencin, bu hedefini gerçekleştirebilmesi için ona önerilerim şunlar:

LA FONTAINE’İN FABLLARINDA ALEGORİK ÖGELER VE BUNLARIN TEMSİL ETTİĞİ DEĞERLER

Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Cilt:VII, Sayı:II
39
Özet
Çocuk edebiyatının başlıca kaynaklarından olan fabl; gerek eğitimsel değerinden ve
gerekse imgesel zenginliğinden dolayı özellikle 8�–12 yaş arası çocukların ilgi duydu-
ğu bir edebî türdür. İlk örnekleri neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan fablların bu
denli ilgi ve itibar görmesinde; Fransız edebiyatçısı La Fontaine’in büyük katkıları
söz konusudur. Bu araştırmada; La Fontaine’in masalları alegorik unsurlar bakı-
mından incelenmiş ve bu ögelerin temsil ettiği değerler tespit edilmeye çalışılmıştır.
Orhan Veli’nin çevirisiyle Türkçeye kazandırılan bu eserler tarama yöntemiyle tek
tek incelenmiş; bulgular yeri geldiğince alıntılarla desteklenmiştir. Şiirsel bir üslupla
kaleme alınan fabllarda La Fontaine’in genel olarak insan, bitki ve cansız varlıklara
yer vermekle birlikte en çok hayvanlara yer verdiği görülmüştür. Bu yüzden çalış-

İSLAM'IN DOĞUŞUNUN EŞİĞİNDE İRAN’IN DİNİ VE SİYASİ DURUŞU

İslamiyet'in ilk yıllarında İran tarihi, bu toprakların tarihinin en hassas dönemi sayılır. Bu çağda İran tarihi, Arap Müslümanların bu topraklara ayak basması ve iki farklı sosyal, kültürel ve inanç düzeninin çelişmesinden etkilendi. İran halkının eski inancını bırakıp İslam dinini kabul etme süreci ve bu sürecin getirileri bu dönemle ilgili tartışılabilecek en önemli konulardan biridir. Bu dönemde İran toplumu bin yıllık bir vahdet içindeyken yavaş yavaş değişime uğrayarak geçmişle olan bağını kopardı ve geçmişine nazaran apayrı bir imaj kazandı.

ÖMER HAYYAM

Matematikçi,astronot, filozof ve şair olarak bilinen ÖMER HAYYAM

Tarihçilerin verdiği bilgiye göre Ömer Hayyam 1048 yılında Nişabur kentinde doğdu. (Doğum yılını 1044 olarak veren kaynaklar da vardır.) Asıl adı Gıyaseddin Ebu'lfeth Bin İbrahim El-Hayyam dır. Selçuklu döneminin yetiştirdiği büyük matematikçi ve astronomlardandır. Edebiyat , tıp, tarih, hukuk ve astronomi konularında geniş bilgisiyle ünlüdür. Ancak Hayyam'ın felsefe , tasavvuf, fıkıh, tarih ve tıp konularında yazdığı bilinen bir çok yapıtı günümüze ulaşamamıştır.

Hayyam ,Matematikçi ruhuyla şair ruhu arasında bocalayan , körü körüne inanmaya ve bağlanmaya isyan eden , gerçeğin sırlarını gizleyen karanlığın önünde yapayalnız kalmış, yeni şeyler öğrendikçe bilgisizliğin bilincine varmış, materyalist ve natüralist bir bilim adamıdır.

OSMANLI MEDRESELERİNDE ARAPÇA ÖĞRETİMİ VE OKUTULAN DERS KİTAPLARI

Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002/I, ss. 274-293.
Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002/I
OSMANLI MEDRESELERİNDE ARAPÇA ÖĞRETİMİ VE
OKUTULAN DERS KİTAPLARI
Dursun HAZER *
GİRİŞ
Türklerin ikinci bir dil olarak Arap dilini seçmeleri, müslümanlığı
kabul ettikleri tarihe kadar gerilere gitmektedir. Devlet olarak İslam’ı seçen
Türkler, katıldıkları yeni toplumun bilgi değerlerini de kabul etmişlerdir.
Arap dili bu bilgi sisteminin aracı olunca, bu dilin öğrenimi, bilgilenme
sürecinin bir basamağını teşkil etmiştir. Ancak, çok eskilere giden bu dil
tecrübesinin, iyi ayarlanmış, neredeyse on asra ulaşan süreçte, toplumu
Araplaştırmayan bir yapısı olmuştur. Bunun, üzerinde iyi düşünülmüş bir
plan sonucu gerçekleştiği kanaatindeyiz. Dilin kutsal sınırları yerli yerinde
çizilmiştir.
Osmanlı öğretiminin Arap dili ile devam ettirilmesi, uzun asırlar
içinde oluşmuş İslami bilgi sisteminin zorunlu kıldığı, alternatifi olmayan

Sendikalara Üyelik Hakkı



- Sendikalara üye olmak serbesttir.

- Kamu görevlileri çalıştıkları işyerinin girdiği hizmet kolunda kurulubir sendikaya üye olabilirler.

- Sendikaya üyelik, kamu görevlisinin üç nüsha olarak doldurup
imzaladığı üye formu ile sendikaya başvurması ve başvurunun
sendika yetkili organınca kabulü ile kazanılır.

- Üyelik başvurusu, sendika tarafından en çok otuz gün içinde
reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır.

- Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen kamu görevlisinin,bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahallî mahkemede dava açma hakkıvardır.

- Sendika, üyeliği kesinleşen kamu görevlisinin başvuru belgesinin
bir örneğini üyenin kendisine verir, bir örneği sendikada kalır, bir örneğini üyelik ödentisine esas olmak ve dosyasında saklanmak
üzere onbeş gün içinde işverene gönderir.

İsmin Çeşitleri - İsmin Kısımları أنواع الأسماء

İsmin Çeşitleri - İsmin Kısımları أنواع الأسماء


İSMİN ÇEŞİTLERİ (KISIMLARI)
İsim, zamana bağlı olmadan kendi başına bir manası olan kelimelerdir.
İsimler ikiye ayrılır:
I- Mutasarrıf İsim:
Tesniyesi, cemisi, tasgir ve başka şekilleri yapılabilen isimdir:
مدينة şehir مدينتان iki şehir مُدُن şehirler
مَدنِيّ şehirli مُدينة şehircik

Mutasarrıf isim ikiye ayrılır:
1- Camid isim:
Bir varlığa isim olarak verilmiş olup, hiçbir kelimeden türememiş isimdir.

2- Müştak isim:
Bir fiil ve isimden türemiş isimdir.

II- Gayr-i Mutasarrıf İsim:
Daima aynı halde kalan (mebni) isimdir:
من kim? ما ne? كيف nasıl?
Bunların müfredi, müzekkeri, müennesi, tesniyesi ve cemisi aynı olur

Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Olarak Atanmanın Şartları

Genel şartlar
Başkanlıktaki kadrolara ilk defa atanacaklarda aşağıdaki genel şartlar aranır:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendindeki şartları taşımak.
b) Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak.
c) Bu Yönetmelikte zikredilen grup ve sınıf hizmetine tabi personel zorunlu yer değiştirmeye tabi olup, grup ve sınıf hizmetine tabi olmayan personel ise zorunlu yer değiştirmeye tabi değildir.

Özel Şartlar
Dinî yüksek ihtisas merkezi müdürü olarak atanabilmek için;
1) En az dört yıllık dinî yükseköğrenim mezunu olmak,
2) Başkanlıkta en az üç yılı eğitim görevlisi, vaiz, dengi veya üstü sayılan görevlerde olmak üzere toplam on yıl veya ilahiyat fakültelerinde öğretim üyesi olarak on yıl görev yapmış olmak,

MEVLÂNÂ’NIN MESNEVÎSİNDEKİ “NAHİVCİ İLE GEMİCİ” HİKÂYESİNİN MANTIKU’T-TAYR’DA İŞLENİŞİ

MEVLÂNÂ’NIN MESNEVÎSİNDEKİ “NAHİVCİ İLE
GEMİCİ” HİKÂYESİNİN MANTIKU’T-TAYR’DA İŞLENİŞİ
Prof. Dr. Bekir ÇINAR
ÖZ: Bu çalışmada, Gülşehrî’nin Mantıku’t-Tayr isimli eserinde
Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden aldığı bazı hikâyeler incelenmiştir.
Mevlânâ, gerek fikirleri, gerekse eserleri bakımından Türk şairleri üzerinde
derin tesirleri olan bir şahsiyettir. Mevlâna’nın Mesnevî’si Türk edebiyatı,
sanatı ve kültür hayatını, daha genel ifade ile Türk irfanını şekillendiren
bir eserdir. Bu özelliğiyle Mesnevî, bir şiirden ziyade bir tefsir gibi
asırlarca sevilerek okunmuş, ondaki hikmet ve sırları daha iyi anlamak
için çeşitli yüzyıllarda otuzdan fazla tercüme ve şerhi yapılmıştır. Eser
verme açısından Gülşehrî, Sultan Veled gibi şairliğe Farsça bir eserle baş-
lamıştır. Ayrıca Gülşehrî, 1317 yılında yazdığı Mantıku’t-Tayr isimli
mesnevisinde de Mesnevî’den bazı hikâyeleri tercüme ederek, kısmen de
olsa Mesnevî’yi ilk tercüme eden kişi olma sıfatını kazanmıştır. Bu çalış-

Hac Kayıt Durumu Nasıl ve Nereden Sorgulanır?



Hac kayıt yenileme işlemleri Ocak ayının başlangıcından itibaren devam ederken Diyanet İşleri’nden son gün açıklaması yapıldı. Hac kayıt sorgulama adresini de aktif hale getiren kurum yenileme işlemlerini tamamlayan adayların kayıtlarını sorgulayabilmesi için ayrı bir link paylaştı.

Hac Kayıt Durumu Sorgulama İşlemi için Tıklayınız

ve ÖZELİNDE BASRA VE KÛFE ARAP DİLİ EKOLLERİNİN ÖVGÜ VE YERGİ SÖZCÜKLERİNE İLİŞKİN YORUMLARI

İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 16:2 (2011), SS.199-211.
ve ÖZELİNDE BASRA VE KÛFE ARAP DİLİ
EKOLLERİNİN ÖVGÜ VE YERGİ SÖZCÜKLERİNE İLİŞKİN
YORUMLARI
The Comments of Basra and Kûfe Language Schools Upon
Words of Praise and Satire in Ni’me and Bi’se
Dr. Enes Erdim
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fak.
e-posta: eerdim@firat.edu.tr
Öz: Arap dilinde kelime, isim, fiil ve harf olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır.
Çoğunlukla kelimelerin hangi türden olduğu ittifakla sabit olmasına rağmen, Basra ve
Kûfe dil ekolleri övgü ve yergi fiilleri olan ve sözcüklerin türüyle ilgili farklı
yorumlar ortaya koymuĢlar, buna bağlı olarak da bunların yer aldığı cümleleri değiĢik
Ģekillerde i‘râb etmiĢlerdir. Biz bu çalıĢmada Basra ve Kûfe dil ekollerinin sözünü
ettiğimiz yorumlarını, i’râb yapma biçimlerini ve birbirlerinin tezlerine karĢı ileri
sürdükleri delilleri detaylı olarak ele alıp inceledik.
Anahtar Sözcükler: Kelime, tür, fiil, isim, harf, /ni‘me, /bi‘se, Basra ve Kûfe
dil ekolleri

İran'ın Büyük Ressamı Kemal'ul-Mülk'ün Hayatı

Kemalu'l-Mulk'un ressamlık sahasına girmesi, bu sanat sahasında yeni düşüncelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Onun en önemli özelliklerinden biri, geleneğin sınırlarını aşarak, yeni üsluplara imza atmasıdır.

Ayrıca resim sanatında kullanılması gereken bütün unsurlardan yararlanarak, perspektif sözcüğünün pek tanınmadığı bir dönemde en kaliteli resimleri yaratmak onun diğer bir özelliğidir. Kemalu'l-Mulk cesaretli bir şekilde sosyal ve siyasal mevkisini bu ideallerin hizmetine vererek dönemin sanat ve siyaset alanında fikir ve düşünce değişikliklerinin başlatıcısı olmuştur.

Mirza Bozorg oğlu Muhammed Gaffari, Ş.1224 yılında, Kaşan kentine bağlı bir köyde doğdu. Dönemin ünlü ressamlarından olan amcası Samiu'l- Mulk ile birlikte Tahran'a gelerek, Darul-funun medresesinde, okumaya başladı. Okuduğu yıllarda, ressamlığı da ihmal etmeyerek kısa süre sonra, İran Şahı Nasıruddin Kaçar'ın dikkatini çekti, ve böylece saraydan, Kemalu'l-Mulk lakabını aldı.

hz. Eyyûb (a.s.)

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen peygamberlerden biri.

MUHÂKEMETÜ’L-LÜGATEYN’DEKİ TÜRK ORDU TEŞKİLATINA AİT TERİMLERİN KARŞILAŞTIRMALI İNCELEMESİ

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
ÖZET
Ali Şîr Nevâyî, Türkçenin Farsçaya üstünlüğünü
ispatlamak gayesiyle hazırladığı Muhâkemetü’l-Lügateyn
adlı eserinde, Türkçeye ait dil hususiyetlerini deliller
göstererek aktarmıştır. Bu açıdan bir çeşit dil bilgisi
kitabı olarak önem arz eden eserin, bir başka önemli
yanı, Türk kültürü hakkında değerli bilgileri içermesidir.
Çünkü Nevâyî, eseri hazırlama amacına hizmet eden
delilleri sıralarken, Türklerin sosyal, kültürel, ekonomik
ve siyasal yaşantısı içerisinde harmanlanmış pek çok
terimi kullanmıştır. Çalışmamızda Ali Şîr Nevâyî’nin
açıklamalı olarak kullandığı bu terimlerden yola çıkarak,
Türk ordu teşkilatı içerisinde yer alan on sekiz kavrama
ve bu kavramların daha önceki ve sonraki dönemlerdeki
karşılıklarına yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Muhâkemetü’l-Lügateyn,
Türkler, ordu, teşkilat, terimler