Emsile.Com

Fatih Camii, Emsile.com, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hukuk, Mantık ilimleri

AÖL Sınav Sonuları Ne Zaman Açıklanıyor meb.aol.gov.tr MEB

AÖL Sınav Sonuları Ne Zaman Açıklanıyor meb.aol.gov.tr MEB
Açık Öğretim Lisesi sınav sonuçları ne zaman açıklanıyor. 20 - 21 temmuzda yapılan sınav sonuçları ne zaman açıklanacak. MEB AÖL sınav sonuçları açıklandığında burada yayınlanacaktır. AÖL sınav sonuçları henüz yayınlanmadı.

AÖL Sınav Sonuları Ne Zaman Açıklanıyor meb.aol.gov.tr MEB
Açık Öğretim Lisesi sınav sonuçları ne zaman açıklanıyor. 20 - 21 temmuzda yapılan sınav sonuçları ne zaman açıklanacak. MEB AÖL sınav sonuçları açıklandığında burada yayınlanacaktır. AÖL sınav sonuçları henüz yayınlanmadı.

Açıköğretim Lisesi sınavları 20 - 21 temmuz tarihleri arasında yapıldı. AÖL sınav soru ve cevapları yayınlandığı anda burada olacak. Soru ve cevaplara buradan ulaşabileceksiniz. AÖL sınav sonuçları ne zaman açıklanacak. AÖL sınavından sonra mezun olanlar.

hz. Yahyâ (a.s.)

Kur’an’da adı geçen, İsrâiloğulları’na gönderilen bir peygamber.

13.01.2017 Cuma Hutbesi "Allah'ın Sevdiği Bir Kul Olabilmek"




Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, sevgisine ve mağfiretine mazhar olmanın yolunu bizlere şöyle göstermektedir: “Resûlüm! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.”[1]

Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz, kendi rızasına ulaştıracak amelleri Kerim Kitabında bizlere gösterdiği gibi, rahmetinden uzaklaştıracak amelleri de beyan etmiştir. Sevgisine mazhar olan kimseleri haber verdiği gibi, sevgi ve merhametinden mahrum kalanları da bildirmiştir. Geliniz, bugünkü hutbemizde, Rabbimizin sevdiğini bildirdiği kulların kimler olduğuna hep beraber kulak verelim.

İRAN MEŞRUTİYET HAREKETİNİN TÜRK LİDERLERİ: SETTAR VE BÂGER HANLAR∗

ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
47
İRAN MEŞRUTİYET HAREKETİNİN TÜRK LİDERLERİ: SETTAR
VE BÂGER HANLAR∗
TURKISH LEADERS OF THE IRANIAN CONSTITUTION
MOVEMENT: SATTAR AND BAGHER KHANS∗∗
Gökhan BOLAT∗∗∗
Özet:
1906 yılında İran’da başlayan Meşrutiyet hareketi yakın dönem İran tarihinin
en önemli olaylarından birisi olarak kabul edilmektedir. Muzaffereddin Şah’ın
(1896-1907) 31 Aralık 1906 yılında imzalayarak yürürlüğe koyduğu I. Meşrutiyet ve
Kanun-i Esasi, oğlu Muhammed Ali Şah (1907-1909) tarafından 23 Haziran
1908’de Meclis-i Milli’nin bombalatılması üzerine rafa kaldırılmıştır. Bunun üzerine
I. Meşrutiyetin ilan edilmesinde büyük rolü olan Azeri Türkleri çoğunlukta oldukları
Azerbaycan bölgesinde Muhammed Ali Şah’a karşı bir mücadele başlatmışlardır.
25 Temmuz 1908’de başlayan Tebrizli Mücahidler ile Muhammed Ali Şah’a bağlı
ordular arasındaki mücadele 11ay sürmüştür. Bu süre içinde Rusların da desteğiyle

Arapçada Alet İsmi إسم الآلة

ALET İSMİ (إِسْمُ الآلَةِ)

Fiilden türeyen ve ait olduğu fiilin kendisiyle işlendiği alete delalet eden isim yapısıdır. Müteaddi (geçişli), üçlü fiillerden türerler. Alet isimleri şu kalıplardadır:

1. Kalıp: مِفْعَالٌ
a. كَالَ ölçmek, tartmak – مِكْيَال ölçek
b. فَتَحَ açmak – مِفْتَاح anahtar

2. Kalıp: مِفْعَلٌ
a. غَزَلَ eğirmek – مِغْزَل iğ
b. نَبَرَ yükseltmek – مِنْبَر minber

3. Kalıp: مِفْعَلَة
a. لَعِقَ yalamak – مِلْعَقَة kaşık
b. كَنَسَ süpürmek – مِكْنَسَة süpürge

4. Kalıp: مُفْعُلٌ
a. نَخَلَ elemek – مُنْخُل elek

5. Kalıp: فَعَّالَة
a- karlı oldu ثَلجَ buzdolabı ثَلاَّجَةٌ
b- سَخَنَ ısıttı سَخّاَنَةٌ şofben

2024 Din Hizmetleri Alan Bilgisi (DHBT) Sınav Sonuçları Açıklandı mı?



22 Eylül tarihinde gerçekleştirilen Kamu Personel Seçme Sınavı Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi'ne (2024-DHBT ) ait madde analizleri incelenmiş, cevap anahtarlarının kontrolleri tamamlanmış, itirazların bilimsel açıdan değerlendirildiği belirtilmiştir. Sınav sonuçları, 16 Ekim tarihinde saat 18:40'dan tibaren ÖSYM’nin https://sonuc.osym.gov.tr İnternet adresinden açıklanacak olup adaylar, sınav sonuçlarını belirtilen İnternet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebileceklerdir.


Sınav Sonuçları
Sayısal Bilgiler

İran Devrimi’nin Türkiye’de Yansımaları: “İrancılık” ve “İrancı” İslamcılık1

28
İran Devrimi’nin Türkiye’de
Yansımaları: “İrancılık” ve
“İrancı” İslamcılık1
Nail Elhan*
Öz
İran Devrimi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de İslamcı hareketler üzerinde
büyük bir etki yaratmıştır. Bu etkinin bu çalışmada ele alınan kısmı
devrimden günümüze kadar Türkiye’de çeşitli düzeylerde etkili olan “İrancı”
İslamcılık olacaktır. “İrancı” İslamcılık, din, toplum ve siyasetin Türkiye’de
kesiştiği ve birbirini etkilediği önemli alanlardan birisidir. Çalışmada
“İrancı” İslamcı siyasal akımların Türkiye’de ana akım İslamcılık ile olan
farkları ve hareket içerisinde bulunan figürler ile yapılan görüşmelerden
hareketle bu akımın ortaya çıkışı ve ortak temaları tartışılacaktır. Çalışma,
Türkiye-İran ilişkilerine farklı bir boyut katması ve iki ülkenin karşılıklı
birbirlerini etkilemeleri konusunda Türkiye-İran ilişkilerini çalışan literatür
tarafından henüz değinilmemiş bir alanı ele alması hasebiyle literatüre
önemli bir katkı sunma iddiasındadır.

KEMÂLEDDÎN HÜSEYİN HAREZMÎ VE YARIM KALMIŞ FARSÇA MESNEVÎ ŞERHİ

Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 8   
37
Kamāl Al-Dīn Husayn Al-Khorezmī and Hıs Unfınıshed Persıan Masnavī
Commentary

ÖZET:
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö. 672/1273)’nin Mesnevî adlı Farsça eserinin
çeşitli dillerde yapılmış pek çok şerhi bulunmaktadır. Bunların bir kısmı
yarım bazıları da tam şerhlerdir. Mevlânâ’nın mesajının diğer kültür ve coğ-
rafyalara ulaşmasında söz konusu şerhlerin önemli bir rol oynadığı inkâr
edilemez. Bu makalede, hicri IX., milâdî XV. asrın ilk yarısında yaşamış
Kübrevî meşâyihinden Kemâleddîn Hüseyin Harezmî (ö. 839/1435-36) tarafından
yazılan Cevâhiru’l-Esrâr ve Zevâhiru’l-Envâr adlı Farsça şerh ele alınacaktır.
Timurlular devrinin önemli sûfîlerinden biri olan Harezmî’yi bu şerhi yazmaya
sevk eden iki sebep vardır: Birincisi, şârihin çocukluk çağlarından beri
Mevlânâ’ya olan sevgisidir. Diğeri ise Gıyâsüddîn Ebu’l-Feth Şah Melik
Bahâdır (ö. 829/1425-26)’ın oğlu Harzemşâh-ı A’zam Nâsıruddîn Ebu’lMenâkıb

19. Yüzyıl Şairlerinden Sa‘dullah İzzet ve Divanı

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 12, İstanbul 2014, 1-12.
ÖZET
19. yüzyıl her ne kadar batılı edebiyatın Osmanlıda
başlangıcı olarak alınsa da bu yüzyılda klasik Türk şiir
geleneğinin örnekleri verilmeye devam etmektedir. 19.
yüzyılın ilk yarısında klasik anlayışla şiirler yazan şairlerden
biri olan Müderris-zâde Sa‘dullah b. Abdülkerim b.
Mustafa Şeyhî 1206/1792 yılında Ankara’da doğmuştur.
Hayatının büyük bir bölümünü Ankara ve civarında
geçiren şair, Hacı Bayram-ı Velî’nin (ö. 1429) soyundan
Müderris-zâde Abdülkerim Efendi’nin oğludur. Sa‘dullah
İzzet, eğitimini tamamladıktan sonra Ankara’da naiplik
yapmış, ardından İstanbul’a atandığı sıralarda ilm-i
nücum eğitimi almıştır. Bu konuya ilgisi hayatı boyunca
devam etmiş ve konuyla ilgili risaleler vermiştir. Sa‘dullah
İzzet’in nerdeyse her şiir türünden örnekler barındıran
hacimli bir divanı vardır. Torunu Mehmed Gâlib tarafından
Sa‘dullah İzzet’in ölümünden sonra tertip edilen bu

HAYRETÎ DİVANINDA GEÇEN “GAM” KELİMELERİNİN TASARIMLARI

HAYRETÎ DİVANINDA GEÇEN “GAM” KELİMELERİNİN TASARIMLARI
PROF. DR. ALİ YILDIRIM
Öz
Klasik şiir, şairin bireysel düşünce ve duygularının açık bir şekilde
ortaya konulduğu bir şiir değildir. Tasavvuf ve aşk bağlamında idealize
edilmiş bir sevgili ve bahçe formunda duygu ve düşünceler dile
getirilmiştir. Dolayısıyla geleneğin sınırlarını belirlediği bu çizginin
dışına pek çıkılamamıştır. Klasik şiirin başlangıcındaki anlayış ve
zihniyet, aynı şekilde bu edebiyatımızın son döneminde de karşımıza
çıkmaktadır. Sadece aradaki fark, söyleyişten kaynaklanan bir takım
değişikliklerdir. Bu çerçevede, bir şair için söylenen yorumlar hemen
diğer bütün şairler için de geçerli olan ifadelerdir. İşte bu müşterek
durum, alan çalışması yapanlar için çok önemli kolaylıklar sağlamaktadır.
Ancak asıl zor olan taraf, bu muazzam benzerlikler içerisindeki
farklılıkları ve özgünlükleri ortaya koyabilmekte yatmaktadır. Klasik

Allâme Hasan el-Mustafavî, et-Tahkîk fî kelimâti’l-Kur’âni’l-Kerîm,

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
4 (2013), ss. 303-311.
Allâme Hasan el-Mustafavî,
et-Tahkîk fî kelimâti’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye Yayınları, 2009/1430, 14
cilt.
Âyetullah Hasan b. Muhammed Rahîm et-Tebrîzî el-Mustafavî,
20. Yüzyılda yaşamış İran’lı Şiî müfessirlerden biridir. 6 Haziran
1916 (hicrî 1334) tarihinde Tebriz’de, İran’ın Azerbaycan bölgesin-
304 Necattin Hanay
de doğmuş ve 90 yıl gibi, yaklaşık bir asırlık ömrün ardından 26
Haziran 2005’te (hicrî 1426) Tahran’da vefat etmiştir.
el-Mustafavî’nin pek çok eseri mevcuttur. Farsça, Arapça,
İbrânice, Türkçe ve Fransızca dillerini çok iyi bilmesine rağmen
eserlerini Farsça ve Arapça yazmıştır. Eserlerinden bazıları şunlardır:
Risâle likâillâh, Misbâhu’ş-şerîah, Risâle-i seyr-i sülûk,
Tavdîh ve tekmîl avâmili der ilmi nahv, Risâle marifetullah.
Eserlerinden bir diğeri de Tefsîru Rûşen adlı 16 ciltlik Farisî dille

ARAPÇA VE TÜRKÇENİN İSİM TAMLAMALARI AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
1
ARAPÇA VE TÜRKÇENİN İSİM TAMLAMALARI AÇISINDAN
KARŞILAŞTIRILMASI
Halil İbrahim TANÇ
Özet
Dilbilimin temel konularından biri olan isim tamlamalarının, sözdiziminde
önemli bir yeri vardır. Bu yapıların yargı/sonuç ifade etmeleri için cümlenin
diğer ögeleri ile birlikte kullanılmaları zarurîdir. Dolayısıyla birer gramer
terimi olan tekil yapılar bilinmeden cümle kurmak kolay olmaz. Adı geçen
yapılar, cümle ögelerinin tamamı için söz konusudur. Türkçe’de özne,
yüklem, nesne olabildikleri gibi Arapçada mübteda, haber, fâil veya mefûl
olabilirler. Bu çalışmada Arapça ve Türkçe’ye ait isim tamlamaları
karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacak ve her iki dile ait farklılık ve
benzerlikler tespit edilmeye çalışılacaktır. Ancak Arapça izâfet terkibi esas
alınarak Türkçe ad tamlaması ile karşılaştırılmaya gayret edilecektir.
Çalışma, bir girişle üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde dillerin

FUZÛLÎ’NİN “SÂKÎ-NÂME”SİNDE HÂFIZ’IN ROLÜ

Asgar-i Dilberîpûr


Özet: Klasik İslâm edebiyatında gerçek ya da mecazlı anlamda şarap ve şarap aleminin övülerek anlatıldığı Sâkî-nâmelerin kaynağı Arap edebiyatın­daki hamriyyelere dayanır. İranlılara Araplardan geçmiş olan Sâkî-nâme yazıcılığı onlardan da Türklere geçmiştir. Türkler, klâsik edebi­yatta birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Araplardan çok İranlıları örnek almışlardır. Bu makalede, Hafız’ın ve ondan esin­lenerek yazılmış olan Fuzuli’nin Sâkî-nâme’si üzerinde durulmuş, bu noktada Hafız’ın Fuzuli üzerindeki etkisinden ve her iki büyük şairin Sâkî-nâmelerindeki benzerliklerden söz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fuzûlî, Hâfız, Sâki-nâme.

Hâfez’s Role on Fuzûlî’s Sâghi-nâmeh

Hemzenin Yazılışı - Hemzenin Halleri

Hemzenin Yazılışı - Hemzenin Halleri


HEMZENİN YAZILIŞI: (كتابة الهمزة)
1) Kelime Başında:

a) Hemzenin harekesi fetha veya zamme ise elif üzerine yazılır:
أرنب - أم - أمر

b)Kelime başında hemzenin harekesi kesra ise, hemze, elif harfinin altına konur:
إمرأة - إنسان – إكرام



2)Kelime Ortasında:

a)Hemzeden önceki harf fethalı, hemze de sakin veya fethalı ise, hemze elif üzerine yazılır:
سأل - قرأت - ثأر

b)Hemze fethalı, bir önceki harf zammeli veya kesralı olursa önceki harfin harekesine uygun destek üzerine yazılır:
مؤنث - جئت - بؤس

c)Hemze, elif ile zamir arasında bulunursa (mütekellim "yâ"sı hariç "ي") kesralı ve zammeli olduğunda kendi harekesine uygun destek üzerine, fethalı olduğunda ise desteksiz hemze (ء) şeklinde yazılır.
أعداؤه - أعداءه – أعدائه



3)Kelime Sonunda:

a)Hemzenin kendinden önceki harf sakinse desteksiz yazılır:
جاء - جزء - مقروء - مجىء

17.YÜZYIL OSMANLI TARİHÇİLERİ VE ESERLERİ

17.YÜZYIL OSMANLI TARİHÇİLERİ
VE ESERLERİ
Tarih Bölümü Öğrencisi Muş Alparslan Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Esra Merve ÇAKABAY
GİRİŞ:
İ�nsanlar çeşitli alanlarda edindiği tecrübeleri gelecek nesillere aktarma ihtiyacı
duymuştur ve kendileri ile ilgili çeşitli konuları yazılı hale getirmişlerdir. İ�nsanların, olayları
kaydetme ihtiyaçları Tarih yazıcılığını ortaya çıkarmıştır. Fakat Tarih yazıcılığı, insanların
ihtiyaçlarına, beklentilerine, dönemin siyasi, ekonomik, kültürel özelliklerine göre değişiklik
göstermiştir. Bunların sonucunda farklı Tarih yazımları ve kavramlarını ortaya çıkarmıştır.
Hititlerdeki yıllıklar (Anallar), Ruslarda Kronikler, Kök Türk devletlerinde Orhun Abideleri
ve Osmanlıdaki Vakayinamelerdir. Osmanlı’da Tarih yazıcılığı 15.yüzyılın ortalarında
başlamıştır. İ�lk eserler Menâkıbname, Destan, Gazavatname türündeydi. 16.yüzyılda biyografi
ve bibliyografi tarzında ilk eserler yazıldı. 17.yüzyıl Osmanlı tarihi dil ve üslup bakımından